Sağlık emekçileri hakları için ‘G(ö)revde’

  • 14:43 15 Aralık 2021
  • Emek/Ekonomi
ANKARA - Sağlık emekçileri, hakları için bir günlük iş bırakma grevi gerçekleştirdi. Emekçiler adına konuşan Dr. Laleş Tunç, “İktidar bilmelidir ki söyleyecek sözümüz, değiştirecek gücümüz var. Emek bizim ise söz de bizimdir” dedi. 
 
Türk Tabipleri Birliği (TTB), Ankara Tabip Odası (ATO) Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), Ankara Aile Hekimleri Derneği (AKAHED), Genel Sağlık-İş, Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası (Dev Sağlık-İş) ve birçok sağlık örgütü, “Emek bizim söz bizim” talebiyle bir günlük iş bırakma grevi gerçekleştirdi. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Heykel önünde bir araya gelen emekçiler, “Haklarımız İçin G(ö)revdeyiz” pankartı taşırken sık sık “Susma haykır grev haktır”, “Yaşasın örgütlü mücadelemiz” sloganları attı. Greve ayrıca Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri Semra Güzel ve Rıdvan Turan, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) milletvekili Murat Emir, TTB Genel Sekreteri Vedat Bulut ve çok sayıda sağlık emekçisi destek verdi.
 
Emekçiler adına açıklamayı ATO Yönetim Kurulu üyesi Doktor Laleş Tunç yaptı. 
 
‘Sağlık Bakanı topluma karşı sorumlu değil mi?’
 
İktidarın savunduğu ve uyguladığı sağlık sisteminin toplum sağlığı için önemli bir risk halini aldığına ve bu sistemin yürütülmesinin olanaksızlaştığına dikkat çeken Laleş, koronavirüs salgınıyla beraber mevcut sağlık sisteminin, toplum sağlığını korumaktan ziyade daha da riske attığını vurguladı. Laleş, “Halkın sağlığını tehlikeye atan bu sağlık sisteminin yürütücüleri, iş özel sağlık işletmeleri ve zenginleri korumaya yönelik politikalara gelince hiçbir sınır tanımamış; salgın döneminde dahi bu anlayışından vazgeçmemiştir. Yüzbinlerce insanımız, yüzlerce sağlık çalışanı yaşamını yitirirken; onlar sağlık sistemlerinin, şehir hastanelerinin güzellemeleriyle günlerini geçirmektedirler. Sağlık emekçileri salgın döneminde canla başla çalışırken aynı zamanda işsizlikle, işten atılmalarla, yoksullukla karşı karşıya bırakılmıştır. Sağlık çalışanları ‘artık bu şartlarda çalışamıyoruz' diyerek istifa ederken, emekli olurken; genç hekimlerimiz başta olmak üzere sağlık emekçileri yurtdışına göç ederken tüm bu sorunları konuşmak, çözüm önerilerimizi iletmek için Sağlık Bakanı'yla görüşme taleplerimizi defalarca ilettik. Sağlık Bakanı'nın hekimlerin, sağlık çalışanlarının çalışma koşullarını, sağlık ve yaşam sorunlarını, toplum sağlığını sağlık emek meslek örgütleriyle konuşmasından daha doğal ne olabilir? Bu görüşme taleplerini karşılamak Sağlık Bakanı'nın bizlere ve topluma karşı sorumluluğu değil midir?” diye sordu.
 
‘Düzenleme iç tüzüğe aykırı olarak geri çekildi’
 
Laleş, iktidarın bu sorunları görmezden geldiğine işaret ederek şöyle devam etti: “Yaşanan sorunları ne yazık ki pandemi döneminde çok daha belirgin olan salgını değil algıyı yönetmeye çalışarak, kendisini bir şeyler yapıyormuş gibi göstermeye çalışarak, yok saymaktadır. Bunun en son örneği de hekimlerin, sağlık çalışanlarının artık yoksulluk sınırının çok altına düşmüş; açlık sınırına kadar gerilemiş gelirleri ve özlük hakları ile ilgili düzenleme yapacağı iddiasıyla getirdikleri yasa tasarısıdır. Ancak yasa tasarısı Meclis'e getirildiği gibi hızla geri çekilmiştir. Daha önce Meclis'te bütün partilerin oybirliğiyle getirilen düzenleme, 11 Aralık tarihinde bir kez daha komisyona getirilmiş ve iç tüzüğe aykırı olarak komisyon başkanının imzasıyla geri çekilmiştir. Bizler tasarının yeterli olmadığını, bütüncül olmadığını, tüm sağlık çalışanlarını, tüm hekimleri kapsamadığını belirtirken bu teklif bile bize fazla görülmüş; ne zaman tekrar Meclis'e getirileceği, varsa eksiklerin yasa tasarısına eklenerek neden tamamlanmadığı gibi sorular havada bırakılarak usule aykırı bir şekilde geri çekilmiştir. Meclis’te milletvekillerine iktidarın resmi olarak veremediği sözel cevap, emekli hekim maaşlarının bu düzenlemeyle çok yüksek olacağı ve bunun kabul edilir olmadığıdır.”
 
‘Sağlık Bakanı’nın istifası en iyi cevap’
 
Sağlığın ağır ve tehlikeli işler kapsamında olduğunu hatırlatan Laleş, “Yapılan işin niteliği, riski, eğitim düzeyi ve yoksulluk sınırı gibi daha birçok kriter ele alındığında yapılan düzenlemenin bile yetersiz olduğunu ifade ettik. Yapılan düzenleme ile hekim ücretleri yoksulluk sınırına bile ulaşamamaktadır. İktidara belirtmek isteriz ki emekli hekimlere vereceğiniz ücret yüksek değildir; çalışanlara verdiğiniz ücret düşüktür. Sağlık ekip işidir; ekibin her bir üyesi, insanca yaşayacak bir ücret ve güvenli çalışma koşullarında ekip olarak, iş barışı bozulmadan çalışmak istemektedir. Ekonomi de sağlık gibi iflas etmiş durumdadır ve maaşlarımız açlık sınırının dahi altındadır. Meclis'te yaşanan bunca süreçte Sağlık Bakanı'na defalarca seslenmemize rağmen ne yazık ki yine sessiz kalmış ve halen de kalmaktadır. Sorumlu olduğu çalışanların hakları için sessiz kalan bakan görevini bir kez daha yapmamıştır: İstifa bizlere vereceği en iyi cevap halini almıştır” dedi.
 
‘Sağlık çalışanların çığlığına kulak verilmelidir’
 
İktidara ve Sağlık Bakanlığı’na çeşitli açıklama, eylem ve yürüyüşlerle anlatmaya çalıştıklarını ve salgın döneminde verdikleri emeğin daha fazla değersizleştirilmesine izin vermeyeceklerinin altını çizen Laleş, “Toplum sağlık hakkı; emeğimiz ve geleceğimiz için artık ‘G(ö)rev’ zamanıdır. Sağlıkta özelleştirmeci, hastanelerimizi satan politikalara karşı bu uyarı G(ö)revi’” diye ekledi.  
 
Laleş devamında şu talepleri sıraladı: 
 
“*Koruyucu sağlık hizmetlerini savunmak içindir. 
 
*Emekliliğe de yansıyacak yaşanabilir temel ücret talebimiz içindir. 
 
*Güvencesiz, gerçek dışı bahanelerle işimizden edildiğimiz ve köleliği dayatan çalışma koşullarına son verilmesi, güvenceli çalışabilme talebimiz içindir. 
 
*Şiddete karşı etkili yasa, güvenli işyerleri, sağlıklı çalışma ortamları talebimiz içindir. 
 
*Covid-19 başta olmak üzere meslek kaynaklı hastalıklara karşı bütüncül bir meslek hastalıkları yasası çıkarılması, her yıla 120 gün yıpranma payı içindir.
 
*Ek göstergelerin 3 bin 600'den 7 bin 200'e kadar kademeli olarak yükseltilmesi içindir.” 
 
Laleş son olarak şöyle dedi: “Bu ‘G(ö)rev’ emeğimize, geleceğimize, halkın sağlık hakkına sahip çıktığımızı gösteren bir uyandır. Artık toplumun, sağlık çalışanların çığlığına kulak verilmelidir. Taleplerimiz kabul edilmediği, sağlık çalışanlarının çalışma ve yaşam koşullarını düzeltecek bir düzenleme hızla Meclis'e getirilmediği takdirde eylemlerimiz devam edecektir. İktidar bilmelidir ki söyleyecek sözümüz, değiştirecek gücümüz var. Kısacası emek bizim ise söz de bizimdir.”
 
Açıklama, alkış ve sloganlarla sona erdi.