‘İşimi istiyorum’ diyen KESK’liler: Baskıyı kırmanın tek yolu örgütlü mücadele

  • 09:11 26 Mart 2021
  • Emek/Ekonomi
ANKARA - “Çalışma hakkımı, işimi istiyorum” şiarıyla düzenledikleri eyleme ilişkin konuşan KESK üyeleri, emek, ekmek ve halk mücadelesinin sadece KESK’in sorunu olmadığını kaydederek, “Bir avuç insanın mücadelesi gibi görünse de büyük bir toplumun mücadelesini simgeliyor” dedi. 
 
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’nun (KESK), “Çalışma hakkımı, işimi istiyorum” şiarıyla İstanbul’dan başlattıkları yürüyüş bugün Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın önünde yapılacak kitlesel basın açıklamasıyla sonlanacak. Eylemde ön plana çıkan maddelerden biri Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile işten atılan kamu emekçilerin yaşadıkları mağduriyetlerin giderilmesi olurken, emekçiler, hazırladıkları raporu kamuoyu ile paylaşarak, ihlallerin bir an önce son bulması talebinde de bulunacak.  
 
‘Birinci talebimiz arkadaşlarımızın görevlerine iade edilmesi’
 
İhraç edilen kamu emekçilerinin iktidar tarafından “sivil ölüm” dayatmasını bir kez daha kamuoyunun gündemine getirmek istediklerini söyleyen Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Elif Çuhadar, Çalışma Bakanlığı’na talepleri ve yaşanan mağduriyetlere ilişkin hazırladıkları raporlarını sunacaklarını belirtti. Elif, “KESK olarak, OHAL İnceleme Komisyonu’nun bir an önce lağvedilip, bütün ihraç kamu emekçilerinin derhal görevlerine iade edilmesini talep ediyoruz.  Arkadaşlarımızın bir an önce görevlerine dönme noktasında ciddi ve hızlıca önlemlerin alınmasını talep ediyoruz. Yürüyüşümüzün birinci talebi bu” dedi.
 
‘Hukuk normlarının hiçe sayıldığı bu düzene ses vermek istiyoruz’
 
İkinci taleplerinin “özgürlük ve demokrasi” olduğunu kaydeden Elif, son bir hafta içerisinde ülke gündeminin sürekli değişmesinin kamu emekçilerine ciddi zararlar verdiğini vurguladı. Elif, “Bu saldırılara karşı da tek adam yönetiminin, demokratik ve hukuk normlarının hiçe sayıldığı bu düzene karşı da biz kamu emekçileri olarak bir ses vermek istiyoruz. Bu ülkede yaşayan vatandaşlarız. Hem çalışma ilişkilerindeki hukuksuzluk hem ülkede yaşanana antidemokratik uygulamaların ve bir tek adamın diktasının bu kadar ağırlaşan sonuçları bu ülkede biz kamu emekçilerini çok ciddi anlamda yoksullaşmaktadır” şeklinde konuştu.
 
‘Bu baskıları kırmanın tek yolu örgütlenmek’
 
Ülkedeki herkesin iktidarın hedefi haline geldiğini kaydeden Elif, en son pandemi sürecinde işten çıkarılmaların yasak olmasına rağmen emekçilerin Kod 29 uygulaması ile işten çıkarıldıklarını hatırlatarak, şunları dile getirdi: “İşçilerin ve emekçilerin itibarsızlaştırma ve bundan sonra iş bulmadaki önüne engel olarak gelen Kod-29’un bir an önce çalışma yasalarından çıkarılması gerekiyor. Kamu emekçilerinin üzerinden baskılar elbette daha ağır ama bugün ülkedeki her demokrasi, hukuk, adalet ve kadına yönelik şiddetin durmasını isteyen, hak ve çıkarları doğrultusunda sözü olan herkes aslında baskı altında. Dolayısıyla bu baskıyı kırmanın tek yolu da örgütlenmek, örgütlü bir mücadele içerisinde taleplerimiz etrafında bir mücadeleyi büyütmekten geçiyor.”
 
‘KESK’in varlığı bu memleket için kıymetli’
 
Binlerce insanın Kanun Hükmünde Kararname (KHK) sürecini yaşadığını kaydeden Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Ankara Şube Eşbaşkanı Nazan Karacabey de OHAL Komisyonu’nun özellikle KESK emekçilerinin dosyalarını gecikmeli olarak incelediğine dikkat çekti. Nazan, “Kimsenin konuşmaya cüret edemeyeceği zamanlarda hak ihlallerini ve halkın eğitim, sağlık ve ulaşım hakkını KESK sürekli dile getirdi. O yüzden KESK’in varlığı bu memleket için kıymetlidir. Aslında buradaki ekmek, emek ve halk mücadelesi sadece KESK’in sorunu değildir. Bir avuç insanın mücadelesi gibi görünse de büyük bir toplumun mücadelesini simgeliyor” ifadelerini kullandı. 
 
‘Hep beraber mücadele etmeye devam edeceğiz’
 
Kamu sendikacılığının tıkanan bir tarafı olduğunun ve iktidar eliyle üretilen ve pazarlanan “sarı sendika” kavramının da olduğunun altını çizen Nazan, “Aslında insanlar pandemi sürecinde kamu sendikasının ne olduğunu, ne işe yaradığını, bu zamanlarda varlığının ne kadar kıymetli olduğunu sorgulamaya başladı. Bizim bu dönemdeki görünürlüğümüz de sorgulamayı yakalayan, bundan sonuca varan tüm kamu çalışanlarını sendikalarımız ve konfederasyonumuzla hep beraber mücadeleye devam edeceğiz. Yaşasın haklı mücadelemiz ve yaşasın KESK” dedi.