Sendikalı kadınlar: Söyleyecek sözümüz, değiştirecek gücümüz var

  • 09:04 4 Mart 2021
  • Emek/Ekonomi
 
Öznur Değer
 
ANKARA - 8 Mart hazırlıklarına başlayan KESK’e bağlı sendikalar, “Söyleyecek sözümüz değiştirecek gücümüz var” sloganıyla alalarda olacak. 8 Mart haftası boyunca bu kapsamda kadınların beklentileri ve talepleri doğrultusunda eylemler yapılacak.
 
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne sayılı günler kalırken, sendikalı kadınların programları netleşmeye başladı. Her yıl olduğu gibi bu yılda büyük bir direnişle alanlarda olacak olan kadınlar, pandeminin yarattığı ve derinleştirdiği yoksulluğa, şiddete, eşitsizliğe, sömürüye ve savaş politikalarına karşı sözünü bir kez daha alanlarda söyleyecek. Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) ve ona bağlı Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) ile Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) 8 Mart’ı “Söyleyecek sözümüz, değiştirecek gücümüz var” şiarıyla kutlayacak.
 
Bu kapsamda KESK, Eğitim Sen ve SES’in kadın sekreterleri ile 8 Mart eylem ve etkinlik programlarını konuştuk.
 
‘Özgürlük mücadelesini temel alarak mücadele hattımızı oluşturuyoruz’
 
Eğitim Sen Genel Kadın Sekreteri Simge Yardım Dağ, 8 Mart’ın kadınlar açısından direnişin ve özgürlük mücadelesinin bir simgesi olduğuna işaret ederek, 164 yıldır kadınların özgürlüğü, emeği ve eşitlik mücadelesi için 8 Mart’ta alanlarda direnişi örgütlediklerini kaydetti. Kadın platformları ve kadın örgütlerinin kapsamlı bir çalışmayla 8 Mart’a hazırlandığına dikkat çeken Simge, Eğitim-Sen’li kadınlar olarak bu süreçte direnişin bir parçası olmak üzere kendi planlamalarını hazırladıklarını söyledi. Pandemiyle birlikte eğitim emekçilerinin emeğine yönelik ciddi bir saldırı süreciyle karşı karşıya olduklarını sözlerine ekleyen Simge, “Esnek çalışmayla birlikte özellikle kadın Eğitim emekçilerinin yaşam alanları çok daraltılmış durumda. Kadın cinayetlerine, yaşam hakkımıza, İstanbul Sözleşmesi’nin tartışmaya açılmasına bir bütün yaşamın her alanında kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesini temel alan bir noktadan mücadele hattımızı oluşturuyoruz” sözlerine yer verdi.
 
‘Cinsiyet eşitsizliğinin derinleştiği bir noktada 8 Mart’ı karşılayacağız’
 
Eğitim-Sen ve KESK bütünselliğinde 8 Mart’a “Söyleyecek sözümüz, değiştirecek gücümüz var” şiarıyla gireceklerini aktaran Simge, güçlü bir slogan ve güçlü bir örgütlü mücadeleyle 8 Mart’ı karşıladıklarını ifade etti. Simge, direnişin yeniden tarifleneceği ve yeniden alanlara yansıyacağı bir sürecin başladığını aktararak, “Tüm yıla yayılan bir eşitlik ve özgürlük mücadelesi örmek için 8 Mart bizler açısından çok önemli. Eğitim-Sen olarak yaz döneminde toplu iş sözleşmesi vereceğiz ve özelde kamu emekçilerinin, kadın emekçilerinin taleplerinin orada görünür olması açısından 8 Mart süreciyle başlayan bir mücadele hattını ve kampanya programını örmeyi hedefliyoruz. Çok bütünlüklü toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin derinleştiği bir noktada 8 Mart’ı karşılayacağız” ifadelerini kullandı.  
 
Eylem ve etkinlikler
 
Asıl hedeflerinin emeklerine yönelik gerçekleşen saldırılara karşı bir mücadele hattı örmek olduğunu dile getiren Simge, “Bir hafta içerisinde işyerlerimiz önünde basın açıklamaları yapacağız. Örgütlenme çalışmaları anlamında işyerlerimizi dolaşacağız. Şubelerimiz, çeşitli panel, çalıştay etkinliklerini örgütlüyorlar. Sosyal medya etkinliklerini kullanmaya çalışacağız. Olabildiğince fazla eğitim emekçisi kadına işyerlerinde ulaşmayı hedefliyoruz. Bizler açısından 8 Mart sadece bir hafta değil, sonrasında da aynı taleplerle mücadeleyi birlikte yürütmek üzerinden bir hedefimiz var” şeklinde konuştu.
 
‘Kadının görünmeyen emeğini 8 Mart’ta dillendireceğiz’
 
SES Genel Kadın Sekreteri Gönül Adıbelli de 8 Mart’ın kadınlar için önemli ve anlamlı bir gün olduğuna vurgu yaparak, 8 Mart’ta sendika olarak emek ve demokrasi mücadelesi verirken, bir yandan da kadın çalışmasıyla ilgili büyük bir mücadele verdiklerinin altını çizdi. Kadın meclisleri, eş bakanlık ve kadın çalışmalarını önceleyen bir noktada olduklarını dile getiren Gönül, “SES Genel Merkezi olarak bir broşür çıkartacağız. Kadının görünmeyen emeğini, pandemi döneminde yaşadığı iş yükü, esnek çalışma, şiddet, İstanbul Sözleşmesi’nin ortadan kaldırılmasıyla ilgili söylemlere karşı çalışmaların devamını da 8 Mart’ta dillendirmeye devam edeceğiz” dedi.  
 
‘Sokakları zorlamak gerek’
 
Sağlık meslek örgütleriyle bir panel yapmayı ve afiş çıkarmayı düşündüklerini kaydeden Gönül, ortaklaşamadıkları takdirde SES olarak bu çalışmaları yapacaklarını belirtti. Gönül, “Bir yıldır pandemiden kaynaklı sağlık meslek örgütleri ve sağlık çalışanlarının yaşadığı sorun ve sıkıntıları, iş yükünü, görünmeyen emeğini, yaşatırken yaşamak isteğiyle ilgili taleplerini yeniden değerlendirmek, dillendirmek, haykırmak gerektiğini belirtiyoruz.  Haklı olduğumuzu ve umutsuz olmadığımızı mücadelemizin her alanından dillendirmeliyiz. SES bünyesinde şubelerin ve bütün kadın platformlarının eylem, etkinlik ve çalışmalara katılması ve sokakları zorlaması gerektiğini düşünüyorum” diye belirtti.
 
‘Erkek egemen tahakkümün içerisinde 8 Mart’a doğru yol alıyoruz’
 
KESK Kadın Genel Sekreteri Gülistan Atasoy ise pandeminin ataerkil kapitalizmin yarattığı sınıfsal eşitsizliği ve toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinin kesiştiği bir noktadan daha fazla tahribatlar yarattığını vurguladı. Kadınların temel yaşamsal sorunlarının bu süreçte daha çok arttığına işaret eden Gülistan, “Ev içerisindeki iş yüklerinin toplumsal cinsiyet rolleri içerisinde sıkıştırılmış halde artıyor ve erkek devlet şiddetinin sistematik halde büyümesiyle beraber kadın kırımına varan kadın katliamları yaşanıyor. Bunun yanı sıra giderek artan ve yaşamlara mal olan kadın yoksulluğu, kadın işsizliği ve tüm bunların çerçevesinde kadınların bugün hem emekleri hem bedenleri hem de kimlikleri üzerinde artan bir erkek egemen tahakkümün içerisinde 8 Mart’a doğru yol alıyoruz” ifadelerine yer verdi.
 
‘8 Mart taleplerimizi vurgulamaya çalışacağız’
 
Kadınların sorun ve taleplerinin 8 Mart’ta ortak bir hale geldiğini söyleyen Gülistan, KESK’li kadınlar olarak susturulmaya, yoksullaştırılmaya çalışılan, emeği değersizleştirilen kadın emekçiler olarak “Söyleyecek sözümüz, değiştirecek gücümüz var” şiarıyla işyerlerinde, alanlarda, sokaklarda diğer kadın örgütleriyle ve illerdeki kadın platformlarıyla beraber ortak eylemler gerçekleştirmek istediklerine dikkat çekti. Gülistan, “Emek meslek örgütlerinden, siyasi partilerden kadınlarla, LGBTİ+ örgütlerle ve bütün kadınlarla bu süreci en güçlü, en kitlesel biçimde, olduğumuz her yerden, yaşadığımız, çalıştığımız bütün alanlardan doğru kadınların taleplerini seslendirmeye çalışacağız. 1 Mart ve 8 Mart arası takvimde yoğunlaştıracağımız eylem programımız oldukça zengin. Pandemi sürecinde kamuda çalışan kadınların esnek çalışma modelleriyle daha düşük ücretlerle güvencesiz ve iş yükünün altında çoklu iş yüküyle, bitmeyen mesaiyle esnek çalışma formülleri altında çalıştırılmasına tepki olarak işyerlerimiz önünde 8 Mart taleplerimizi vurgulamaya çalışacağız” diye konuştu.
 
‘8 Mart’ı en kitlesel şekilde karşılamaya çalışacağız’
 
Eşit işe eşit ücret hakları için, savaşlara karşı barışı haykırmak için alanlarda olacaklarını dile getiren Gülistan, emekleri üzerinde katmerleşen yoğunluklu saldırılara karşı, kadınlar üzerinde sistematik hale getirilmeye çalışılan şiddete karşı alanlarda olacaklarını kaydetti. Gülistan, “Kadınların bugüne kadar biriktirdikleri bütün tarihsel direnişlerin mirasına sahip çıkılan bir noktadan bütün kadın örgütleriyle, emekçi kadınlarla, bugün işsiz, yoksul, iradesiz bırakılmaya çalışılan kadınlarla birlikte bu 8 Mart’ı en kitlesel şekilde karşılamaya çalışacağız” diye ifade etti.
 
‘Bedenine sahip çıkan kadınların sesi olmaya çalışacağız’
 
Dünya Kadın Günü çalışmalarının startını 1 Mart’ta verdilerini belirten Gülistan, 3 Mart’ta İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanması ve özsavunmasını uygulayan kadınların serbest bırakılması talebiyle Adalet Bakanlığı ve Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na faks eylemleri gerçekleştireceklerini aktardı. Bir haftaya yayılan eylem ve etkinlik programına ilişkin bilgi veren Gülistan şöyle devam etti: “Kadınların mor fularla, mor zincirlerle, bisiklet turlarıyla, sinevizyon gösterimleriyle, online paneller ve olabilen koşullarda fiziksel olarak bir araya gelinebilecek bütün organizasyonlarla yerel düzeyde şubelerimizde çeşitli etkinlikler düzenleyeceğiz.  Bir hafta boyunca bildirilerimizi dağıtacağız. 8 Mart’ta kadınların beklentilerini taleplerini aktarmaya çalışacağız. 8 Mart günü de tüm büyük işyerlerimiz önünde kitlesel olarak basın açıklamaları gerçekleştireceğiz. Bizler KESK’li kadınlar olarak 8 Mart’ta bu mirasa, direniş kültürüne, emeğine, kimliğine, bedenine sahip çıkan kadınların sesi olmaya çalışacağız.”