Ekonomik kriz derinleşiyor, esnaf tepkili

  • 09:04 29 Ocak 2021
  • Emek/Ekonomi
Habibe Eren
 
ANKARA - Pilavoğlu Han’da NYT isimli takı atölyesi olan Nuray Özyurt,  üretim içindeyken aynı zamanda ekonomik krizle mücadele ettiklerini belirtiyor. Atölye dışında ek geliri olmadığını söyleyen Nuray, "Buradan da sadece ev kiramı çıkarabiliyorum. Bir de pandemi geldi ve pandemiden dolayı müşteri yok, çoğu arkadaşlarım da atölyelerini hafta içi kapatıyor. Cumartesi, pazar açıyorduk, şimdi hafta sonu yasakları olduğu için iyice sıkıntı yaşıyoruz” diyor. 
 
Pilavoğlu Han Ankara'nın Altındağ ilçesinde, At Pazarı mevkiinde bulunan tarihi bir han. Yapıldığı tarihten günümüze kadar kadın cezaevi, çocuk ıslahevi,  depo, otel, ticarethane gibi çeşitli amaçlarla kullanılmış olsa da bugün kafelerin, el işi sanatların yapıldığı atölyelerin, hediyelik eşya dükkanlarının ve ofislerin bulunduğu çok amaçlı bir merkez konumunda.  Eskiden cezaevi olarak kullanılan han şimdi kadınların üretim merkezi haline getirilmiş. Hanın içinde yaklaşık 40 dükkan ve atölye bulunuyor ve neredeyse tamamını kadınlar işletiyor.
 
Koronavirüs (Covid-19) pandemisinin daha da ağırlaştığı ekonomik kriz ile birlikte han da atölye sahiplerinden öğrendiğimize göre 6 dükkan bu süreçte kapatmak zorunda kaldı.
 
Handa YNT isimli takı atölyesi olan Nuray Özyurt ev emekçisi iken atölye açmaya karar veriyor. Hayallerini atölye sayesinde gerçekleştiren Nuray, Avrupa Birliği (AB) projesine kayıt olduktan sonra evinde atölye kurduğunu ve ardından Olgunlaşma Enstitüsü’nde Kuyumculuk Teknoloji Bölümü’ne giriyor. 
 
‘Tamamen atölyeye odaklandım’
 
İki yıllık bölümü okurken aynı zamanda atölyede üretime devam eden Nuray, “Haftada 5 gün okula gidiyordum, hafta sonları da atölyede çalışıyordum. Bu bölümden geçen sene mezun oldum. Artık tamamen atölyeme odaklandım. Atölyemde üretiyorum, ürettiklerimi de insanlarla buluşturuyorum. Bu işi çok keyifle yapıyorum. Artık iş olarak görüyorum, para kazanıyorum. Hayatımın gerçekten çok kötü bir döneminde bana ikinci bir şans verildi diye düşündüm. Bu nedenle bu iş benim için çok önemli. Şu an bu işin ustasıyım ve oryantasyon belgemi aldım, üstüne hala katarak gidiyorum” diyor.
 
‘Her şeyi kendimiz yapıyoruz’
 
Üretimlerinin tamamının el ürünü olduğunu ve kıl testere yardımıyla kesimleri yaptığını söyleyen Nuray, şöyle devam ediyor: “Tamamen el yapımı, kıl testereyle kesiyoruz, yine kaynağını, her şeyini kendimiz yapıyoruz. Takılacak yerlere kaynak yapıyoruz. Porsaj makinesinde cila çekiyoruz. Yüzük, kolye, küpe, bronş, her şey çalışabiliyorum. Sipariş üzerine de çalışabiliyorum. Mesela, diyorlar ki: ‘Bebeğimiz oluyor veya eşimin ismi şu’ ona kolye istiyorlar. Ben onu tasarlıyorum, çizimini yapıyorum, ondan sonra insanlara sunuyorum.”
 
‘Kadının ekonomik özgürlüğü çok şey ifade ediyor’
 
Kadının ekonomik özgürlüğünün, hayatta çok şey ifade ettiğini belirten Nuray, “Belki de bu konuda ben çok iyi bir örneğim. Onun için hikâyemi, yaptıklarımı ev kadınlarıyla paylaşmak istiyorum. Kadınlar muhakkak bir iş sahibi olmalılar. Biz burnumuzun dikine gittiğimiz için çoğu şeye geç başladık. Bu da bize iyi bir hayat tecrübesi oldu. Bu işe 49 yaşında başladım ve şimdi 53 yaşındayım. Yavaş yavaş para kazanmaya başlayacağım. Kadınlar kesinlikle çalışmalı, kendilerini garantiye almalı” diye kaydediyor. 
 
‘Sadece ev kiramı çıkarabiliyorum’
 
Pilavoğlu Han da bulunan birçok atölyede kadınların üretim halinde olduğunu kaydeden Nuray,  “Atölyeler de çok soğuk, su bile buz tutmuş, yani biz hem soğukla mücadele ediyoruz hem de ekonomik krizle mücadele ediyoruz. Atölye dışında ek gelirim yok. Buradan da sadece ev kiramı çıkarabiliyorum. Bir de pandemi geldi ve pandemiden dolayı müşteri yok, çoğu arkadaşlarım da atölyelerini hafta içi kapatıyor. Cumartesi, pazar açıyorduk, şimdi hafta sonu yasakları olduğu için iyice sıkıntı yaşıyoruz” diye ifade ediyor.
 
‘Burası benim kendimle olan mücadelem’
 
“Burası aslında benim kendimle olan mücadelemdir” diyen Nuray, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Bu yaşıma gelene kadar, ev kadınıyken de pek çok kursa gittim, eğitim aldım. Dövme, ebru gibi birçok eğitim aldım ama herkes istediği, sevdiği işi yapmalı. Ben bu işi gerçekten sevdim, çok da keyif alarak yapıyorum. Yaratmak, öğrenmek kadar güzel bir şey yok. Bu işin üstüne katarak da gideceğim. Bunu her zamana söylüyorum: Ellerim tutuğu, gözlerim gördüğü sürece ben bu işi yapacağım. Çok para kazanıyor muyum? Hayır, ama kazanacağım. Üretmek çok keyifli. Buradan bütün kadınlara sesleniyorum: Atölye olmak zorunda değil, evde de yapabilirler. Ben başta bir odayı atölyeye çevirdim ve üretmeye başladım. Yani bir şekilde bir şeye ihtiyacınız olduğu zaman ‘bana para verir misin ‘demek gerçekten çok zor. Bu eşiniz olabilir, evladınız veya babanız olabilir yani,  birine muhtaç olmak kadar kötü bir şey yok. Onun için herkes elinden ne geliyorsa ayakları üzerinde durmaya çalışsın.”
 
'Atölyedeki kadınlarla her zaman birbirimizi destekliyoruz'
 
Mezun olduktan sonra “ustalık belgesi” aldığını ve öğrenciler yetiştirdiğini aktaran Nuray, “Yoksa burada yaptığınız ürünleri satarak gerçekten iyi paralar kazanmıyoruz. Sadece burada atölyelerimiz kendimiz çeviriyoruz o da bize yetiyor. Çünkü burada mutluyuz, üretiyoruz,  bu da bize keyif veriyor. Bir de dışarlarda bulamadığımız dostluğu, arkadaşlığı, komşuluğu yaş itibariyle de hasret kaldığımız birçok şeyi burada yaşıyoruz. Çalıştığımız kadınlar arasında bir dayanışma var. Deri yapan arkadaşımız var, ahşap yapan arkadaşımız var. Mesela, ben deri yapan arkadaşıma bakırdan, pirinçten ya da boncuktan takı yapıyorum. Kolye ucu yapıyorum boncukların arasına koyup satıyor ama her zaman birbirimizi destekleyerek üretiyoruz” diye konuşuyor.
 
 Nuray son olarak kadınlara “Ayaklarının üzerinde dursunlar, eve kapanmasınlar” diye sesleniyor.