Savaşa ayrılan bütçeye Diyarbakırlıların yorumu: Devlet diye birşey yok

  • 09:03 2 Aralık 2020
  • Emek/Ekonomi
Safiye Alağaş
 
DİYARBAKIR - Yıllardır devam eden düşük yoğunluklu savaş beraberinde ekonomik kriz ve yoksulluğu getiriyor. Diyarbakır'daki kadınlar savaştan maddi ve manevi olarak etkilendiklerini söyleyerek tepkisini "Devlet devlet değil. Devlet diye bir şey yok" şeklinde dile getirdi.
 
Türkiye'de yıllardır devam eden düşük yoğunluklu savaş Türkiye ekonomisini derinden etkiliyor. Her dönemin iktidarlarının ekonomik krizle yüz yüze kalırken, krizle birlikte yoksulluk derinleşiyor. Kimi dönemler ekonomide kısmi düzelmeler olsa da savaş politikaları nedeniyle ekonomik kriz bitmenin aksine derinleşerek sürüyor. Savaşın Türkiye ekonomisine olan etkileri nitelikli bir biçimde araştırılmadığı için ne yazık ki etkileri tam olarak tespit edilemiyor. 2015 yılında AKP iktidarı tarafından bitirilen ‘çözüm süreci’ ile birlikte ekonomik kriz her geçen gün giderek derinleşti. Kriz ile birlikte son iki yılda, esnaflar kepenk kapattı, işsizlikten dolayı intihar eden yurttaşlar oldu, açlıktan ölen çocuklar oldu. 
 
2018 yılından sonra artan kriz ile beraber yurttaşlar pazar pahalılığını, geçim sıkıntısını, açlığı, yoksulluğu yüksek sesle dile getirmeye başlayınca ise iktidar savaşı işaret etti.
 
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 9 Şubat 2019’daki Aydın mitinginde Êfrîn operasyonundan yola çıkarak “Soğana patatese ümit bağlamışlardı geçen seçimde. Şimdi domatese bibere sarıldılar. Patatesçilere domatesçilere sesleniyorum, bir merminin bedelini biliyor musun sen?”diye sorması, savaşı meşrulaştırması ve ekonomik krizi savaş adı altında arka plana atması tepki toplamıştı.
 
Askeri harcamalar büyüdü
 
Tayyip Erdoğan’ın bu konuşmasından 8 ay sonra Kuzey ve Doğu Suriye'ye yönelik bir askeri operasyon daha başlatıldı. Bu harekâtla birlikte savaş politikalarının yalnızca bütçe içi ve bütçe dışı harcamalarla kamuya maliyetinin 2019 yılında 111,4  milyar TL olduğu tahmin ediliyor. Türkiye'nin 9 Ekim'de Rojava'ya yönelik başlattığı müdahale nedeniyle 11 Ortadoğu ülkesindeki pazar payını kaybetti. Sınır ticareti yapılan Kilis, Hatay, Adana gibi illerde ekonomi ağır darbe aldı. Akdeniz yaş sebze ihracatı geriledi, üretici zor günler geçirdi.
 
Tüm bu gelişmelerden sonra Rusya'nın uçağı Türkiye tarafından düşürülünce, “tezek yakarız boyun eğmeyiz” çıkışına rağmen Rusya’ya enerjide bağımlılığı artıran büyük tavizler verildi. Güvenlik ve askeri harcamalar çığ gibi büyüdü. Oysaki çözüm sürecinin sürdüğü 2014 yılında bütçe içi ve bütçe dışı harcamaların kamuya maliyeti 40 milyar TL olmuştu.
 
F-4, F-16 savaş uçaklarının maliyeti
 
Son 6 yılda defalarca Rojava'ya müdahaleler oldu. Yine Şengal, Maxmur ve PKK kampları F-4 ve F-16 savaş uçakları tarafından bombalandı. Peki bu savaş uçaklarının havalanmasının maliyeti ne kadar? F-16’nın bir saatlik uçuşu 25 bin doları buluyor. 24 saatlik kesintisiz uçuşun maliyeti ise 600 bin dolar. F-16 uçağı 65 bin dolarlık mühimmatını kullandığında maliyet 665 bin dolara çıkıyor. Sadece iki F-16’nın bir günlük maliyeti bir milyon 330 bin dolar.  F-4 2020’lerin bir saatlik uçuşu ise 30 bin dolar. 
 
Savaşa bu kadar çok yatırım yapılırken, halk ise bir kilo domatesin hesabını yaparak geçimini sağlıyor. Çoğu yurttaş pazara eli boş gidiyor ve eli boş dönüyor.
 
'Savaş ekonomiyi çok ciddi etkiliyor'
 
Üniversite öğrencisi olan Dilan Kaya savaşın ekonomiyi çok ciddi etkilediğini dile getirerek, "Ben öğrenciyim ve şuan ki krizden çok etkileniyorum. Burs başvurusu yaptım ama hala açıklanmadı. Her hafta kitap defter alıyoruz. Bunları almakta sorun yaşıyorum. Bir gelirim yok çalışamıyorum. Bir tek ben değil diğer öğrencilerde ben yaşadığım sorunları yaşıyorlar" dedi.
 
'Öğretim görevlisi henüz etkilendiğim bir durum yok'
 
Dicle Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olan bir kadın ise ekonomik krizden etkilenmediğini fakat çevresinde etkilenen insanların olduğunu dile getirerek, isminin ve krize dönük konuşmasının yayınlanmasını istemediğini söyledi.
 
'Gittikçe batıyoruz'
 
Ekonominin sürekli kötü olduğunu ifade eden Helin Kartal ise "Gittikçe batıyoruz. Nereye gidecek bilmiyorum. Sonumuz hayır olsun. En kötüsü ise devletin bunu görmemesi. Bu şekilde daha kötüye gidiyoruz. Bir savaş var. Aynı zamanda bir iç savaş da var. Ama şu anda sadece parasal anlamda savaşı görüyoruz. Sosyal medyada hala kurşunun 2 buçuk lira olduğu tartışmaları yürütülüyor. Herkes bu hesapla yürüyor. Diyarbakır'da savaş uçakları son aylarda daha az kalktı. Sanırım harekete geçmek için bir şeyler bekliyorlar. Pandemi de var, ya iş bulamıyoruz ya da işimizden oluyoruz. Nasıl olacak biz de bilmiyoruz" diye konuştu.
 
'Bir lokma ekmeğe muhtaç olduk'
 
Sigortacı olan Melahat Demir ise kirasını ödeyemeyecek duruma geldiklerini dile getirerek, krizin gittikçe derinleştiğini ifade etti. Melahat, "Düzelmesini umuyoruz ama bu şekilde biraz zor düzelir. Daha önce işlerimiz çok iyiydi. Ama şu anda kiramızı dahi ödeyemiyoruz. Maddi ve manevi olarak çok etkilendik. Umarım bir çözümü bulunur. Savaş ekonomiyi çok etkiliyor. Ancak bu konuda fazla yorum yapmak istemiyorum” diyerek hakkında bir soruşturma açılmasından çekindiğini belirtti.
 
Soyadını vermek istemeyen Aysel ise zamlardan yakınarak "Babamın emekliliğinden aldığım 550 TL ile geçinmeye çalışıyorum. Artık bir lokma ekmeğe muhtaç kaldık. Kira, elektrik, su faturası veriyoruz. Elde avuçta hiçbir şey kalmıyor. Ne yapalım? Bir ekmek alıyorum ve o bir ekmekle iki üç gün idare ediyorum" şeklinde konuştu.
 
'Devlet diye bir şey yok'
 
Kamera önünde konuşmak istemeyen başka bir yurttaş ise ekonomik sorunların çığ gibi büyüdüğünü geçinemediklerini söyleyerek "5 yaşındaki çocuğu dahi sorsanız savaşın ekonomiyi etkilediğini söyler. Savaş ekonomiyi batırıyor. Ne devlet devlettir, ne Kürt Kürttür. Devlet halkı düşünmüyor. Kürtler de birbirinin kuyusunu kazma derdine düşmüş. Ülke batıyor. Devlet diye bir şey yok. Halkı aç olan bir ülkede devlet nedir" sözleriyle tepkisini dile getirdi.