Görünmeyen kadın emeği, tarlalarda büyüyen çocuklar 2018-07-04 09:02:20   AYDIN - Yıllardır tarım işinde ve güvencesiz koşullarda çalışan Zekiye Dinç, kadın istihdamındaki çarpıklıkları gözler önüne sererek, "Çocuğumu götürebileceğim tek iş tarlalar" diyor.    Kadınların güvencesiz ve haklarından yoksun olarak çalıştığı alanların başında mevsimlik tarım işçiliği geliyor. Birçoğu göç ederek, başkalarına ait topraklarda çalışan kadınların emeği görülmezken, çocuklarını da kendileriyle birlikte getirip buralarda büyütmek zorunda kalıyor.    'Çocukluğumdan beri çalışıyorum'    Mandalina, pamuk, şeftali, üzüm gibi mevsimlik işler için Diyarbakır'dan gelerek Aydın Söke'ye yerleşen Zekiye Dinç, tarlada çocuğuyla geçim mücadelesi veriyor.  Daha güneş doğmadan saat 04.00 sıralarında uyanıp yola düşen Zekiye, gece yarılarına kadar tarlaların yükünü çekiyor. Ailesiyle önce Mardin'den Diyarbakır'a ardından da Aydın'a yerleşen Zekiye, "Yedi nüfusa bir babam çalışıyordu. Birinin kazağı varsa ayakkabısı yoktu. Buraya geldik iş var diye, pamukta, üzümde, çalışmak için çadırlarda kaldık, ormandı her yer o zamanlar. Ormanda kaldık. Çocukken çalışıyordum şimdi halen çalışıyorum" diyor.    'Asimilasyona karşı pasif direniş'   Aydın'a ilk geldiklerinde çadırda yaşadıklarını söyleyen Zekiye, şimdi kirada oturuyor. Zamanla yerleştikleri Aydın'a akrabaları da taşınıyor. Kiraladıkları tarlada daha çok akrabaları ile birlikte çalışan Zekiye, ilk geldiklerinde tek kelime Türkçe bilmezken şimdi ise çocuklarına anadili olan Kürtçe'yi evde öğretebildiklerini aktarıyor. Zekiye, her şeye rağmen kültürünü çocuklarına aktarmaya çabaladığını söylüyor.   'Kadınların çalışabileceği tek alan tarla o da çocuklarıyla'   Kadın olarak civarda çalışılabilecek tek alanın tarlalar olduğunu söyleyen Zekiye, çünkü çocuklarını bir tek tarlalara getirebildiklerine dikkat çekiyor. Zekiye "Tarlada kahvaltının ardından işe başlıyoruz öğlen 13.00 gibi iş bırakılıyor. İşimiz çok zor çocuklarla çalıştığımız için. Şeftali pek bir kazanç sağlamıyor ama başka yapacak işimiz yok. Yoksa çoluk çocukla kim bizi işe götürür? Kendi işimizi yapıyoruz" diyor.   'En yüksek enflasyon bu sene yaşandı'   Kimi sene zarar kimi sene kar ettiklerini söyleyen Zekiye masraflarının ise yıllar geçtikçe arttığına işaret ediyor. En yüksek artışın bu sene gerçekleştiğini söyleyen Zekiye "Önceden 100 TL giderdi pazara her türlü ihtiyaç alınırdı. Şimdi 300 TL ile gidiyorsun ve ceplerini aramaya başlıyorsun parayı kaybettim mi diye. Şeftaliyi 1 ya da 1 buçuk liraya satıyoruz aroma fiyatı kalıyor elimizde. Mazot  5 TL. Viyol (şeftalinin yerleştirildiği ince hazne) kutusu 180 TL'ydi bu sene 220 TL. Gübre çuvalı geçen sene 80 Tl idi bu sene 140. Devletin bir eli cebimizde haberimiz yok. Su elektrik 100-220 TL geliyor 50 lira TL harcamışız geri kalan vergi" diye anlatıyor.    'Kadına saygı Kürt siyaseti sayesinde gelişti'   Tarlada kar elde edememelerinin en çok kadınların sırtına yük olduğunu söyleyen Zekiye, "Eğer kar yapsak 10 işçi değil daha çok işçi çalışırdı. Çocuklar da tarlaya gelmezdi. Şimdi ise çocuklar ya bizimle birlikte tarlada perişan oluyorlar, ya da nene kaynana varsa onlara bırakılıyor. Ama kadına olan saygı öncesine göre daha iyi neyse ki. Bu da Kürt siyasetinin sayesinde oldu." dedi.