Kuşatma altındaki Cape Town'u örnek gösterdi: Hâlâ şansımız var 2017-10-23 09:10:29   Melike Aydın    DERSİM - Uluslararası ilaç şirketlerinin yerel tohumların ortadan kaldırılması için devletlere baskı yaptığını söyleyen HDP Ekoloji Meclisi'nden Göknur Yumuşak, Güney Afrika başkentlerinden Cape Town'u örnek göstererek, "Burada üretim tamamen durdu ve topraklar sömürgeci devletlerce kontrol ediliyor. Bizim ise hâlâ şansımız var. Henüz kurtarılabilir yerel tohumlarımız var" dedi.    Bin yıllarca evirildikten sonra özellikle kadınlar vasıtasıyla günümüze kadar ulaşan yerel tohumun geleceği tehlike altında. İzmir Merkezli Yerel Tohum Derneği'nde çalışma yürüten HDP Ekoloji Meclisinden Göknur Yumuşak, tohum ıslahı, tarımda kullanılan zehirler ve hatta ilaç sektörünün uluslararası emperyalist şirketler tarafından sömürülen devletlere dayatıldığını söyleyerek, yerel tohumun yaşadığımız coğrafyada hala kurtarılabilir durumda olduğunu söyledi.   'Katliam yerel tohum yasalarıyla devam ediyor'   Herkesin tarım ürünleriyle beslendiğini, tohumun yaşamsal bir konumda olduğunu hatırlatan Göknur, tohum bankasının en önemli taşıyıcısının insan olduğunu aktardı. Çok uluslu sömürgeci devletlerin 'tohum ıslahı' adı altında başlattıkları yerel tohumların yok edilmesine yönelik politikaların ülkelerin tohum yasaları ile devam ettiğini ifade etti.    'Tohum takasıyla yerel tohumların devamı sağlanıyor'   Göknur, 2006'da çıkarılan 5553 sayılı yasayla yerel tohumun satılmasını yasaklamaya yönelik kanuna karşılık 'yerel tohum hareketini' başlattıklarını söyledi. Göknur, Ege Üniversitesinden Tayfun Özkaya'nın tohum takasını başlatmasının ardından her yıl farklı yerlerde bahar ve güz aylarında tohum takasının gerçekleştiğine dikkat çekti. Göknur, "Çok uluslu devletler de bize isteklerine göre tohum verir. 2006'da 5553 sayılı yasayla yerel tohumların alınıp satılması yasaklandı. Bu da bunu kolaylaştıran bir yasadır. Uluslararası tohum bankaları da var çünkü sömürgeci devletlerin politikaları her yerde aynı. Orada da kendi tohumlarını dayatıyor. Biz de bir festival havasında geçen bir takas şenliği düzenledik. Yasa 'parayla alınıp satılması yasak' diyor biz de zaten satmıyoruz takas ediyoruz. İzmir, Fethiye, Muğla'da yerel tohumlar var. En büyüğü Can Yücel Tohum merkezi Seferihisar'da. Kürdistan'da ise Mezopotamya Ekoloji Meclisi ile ortaklaşarak yapacağız. Onların da çalışması vardı işbirliği yapıldı. Ovacık'ta da yerli tohumun kalmadığını gördüm" dedi.   'İnsan hayatı tüketim aracına dönüştürüldü'   Uluslararası kapitalist şirketlerden nerdeyse herkes tarafından bilinen Bayer ve Monsanto adlı iki şirketin geri dönüşümü olmayan şirket tohumları ürettiğini söyleyen Göknur, "Tohumlar dayanıksız olduğu için ilaç üretiliyor, yani önce tohum, sonra tarım ilacı sonra da kalıntılarından dolayı hastalanan insanlara ilaç satılıyor" şeklinde konuştu. Sömürgeci şirketlerin insan hayatını tüketim aracına dönüştürdüğünü söyleyen Göknur, doğanın sömürülmesinin ötesinde insan eliyle katledildiğini de ifade etti.   'Yerel tohumları kurtarma şansımız var'   Güney Afrika başkentlerinden Cape Town'u örnek gösteren Göknur, burada üretimin tamamen durduğunu ve toprakların sömürgeci devletlerce kontrol edildiğini belirtti. Göknur, "Afrika ülkeleri tamamen kuşatılmış. Bizim ise hâlâ şansımız var. Henüz kurtarılabilir yerel tohumlarımız var. Alıp saklayabiliriz. Çok uluslu şirketlere ulusal bilinçle karşı gelebiliriz. Bu tohum herkesin ortak meselesidir. Tohum yaşamsaldır ve milliyeti olamaz. Afrika'da küçük üretici yok. Büyük şirketler fail bu konuda. Biz burada farklı bir yaşamı hep beraber örebiliriz" diye konuştu.