İhraç edilen kadınlardan atölye: Hiyerarşi yok, örgütlü mücadele var 2017-10-14 09:18:04   Habibe Eren/Duygu Erol   ANKARA - İhraç edilen kamu emekçisi kadınlar Batıkent'te bir araya gelerek iki ayrı atölye kurdu. Çok sayıda kadının üretim halinde olduğu mekanda hem dayanışmayı hem de üretimi gerçekleştiren kadınlar, hiyerarşiyi reddederken kar amacı da gütmüyor. Atölyede kolektif üretim sağlayan kadınlardan Canan Çalağan, "Gaspa karşı örgütlü mücadeleden başka bir çıkış yok. Bunun yanında yaşamı yeniden örmek, direnişi sürdürmek ve hayatta kalmamız gerekiyor” diyor.   Ankara'da Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kamu görevlerinden ihraç edilen kadınlar, ihracın hemen ardından bir araya gelerek atölye kurmayı hedefliyor. Tartışmaların hemen ardından Batıkent'te atölye kuran kadınlar, ev yemekleri ve kooperatif atölyesi olmak üzere iki ayrı atölye kuruyor. Atölyede çoğunluğu sendikalı ve örgütlü kadınlar oluştursa da dayanışma içerisinde olan kadınlar da dışarıdan atölyeye destek sağlıyor.    KHK’ya karşı kadın üretimi   Sipariş ile çeşitli kıyafet, takı ve ev ürünleri üreten kadınlar, festivallerde stant açarak, el emeği ürünleri çok sayıda kadınla buluşturdu. KHK'lerle işsiz bırakılmalarına karşı yeni alternatifler oluşturan kadınlar, bu doğrultuda dayanışmayı birleştirerek kendi ekonomilerini kendileri oluşturuyor.KHK ile ihraç edilen 20 yıllık öğretmen Canan Çalağan, Batıkent'te kurdukları atölyeyi JINNEWS'e anlattı.    Örgütlü mücadele geleneğinin yeni formu   “Yıllardır emekçi olmaktan kaynaklı hem ekonomiye hem kadın çalışmalarına kafa yoran emekçiler olarak bunun başka türlü kurabilir miyiz acaba?” diye kendi kendilerine  sorduklarını ve bu soru üzerinden yeni tartışmalar yürüttüklerini kaydeden Canan, atölye fikrinin nasıl oluştuğunu ise şöyle anlatıyor:    "Madem KHK ile bizi işsiz bıraktılar, bizi mülksüzleştirerek emeğimizi gasp ettiler, bizi bir şekilde açlığa mahkum ettiler. Buna karşı bizde bir tutum olarak yaptığımız dayanışmayı hem üretim amaçlı hem de dayanışmayı yeniden büyütmek için geliştirme kararı aldık. Örgütlülüğümüzü ve mevcut mücadele geleneğimizi devam ederek yeni bir form nasıl yakalayabiliriz diye düşünürken atölyeler fikri ortaya çıktı."    Atölyeden sonra kooperatif tartışması yürütülüyor    Kadınlar olarak atölyeyi nasıl yapma konusunda Batıkent'te epeyce tartıştıklarını söyleyen Canan, "Kurumsallaşma tartışmamız hala devam ediyor. Bir kooperatif tartışması yürütüyoruz. İki atölyemiz var, birisi dikiş atölyesi, birisi de yemek atölyesi. Her ikisi de doğrudan sorumluluğu olan, KHK ile atılan arkadaşlarımız var. Bir de bizimle birlikte üretim alanında olan ve dayanışan, başka insanlara ulaşma noktasında destek olan kalabalık bir kadın grubu var. Yaklaşık bir yıl oldu. Bir yılı aşkın süredir uğraşıyoruz” diyor.   Örgütlü mücadeleyle yaşamı yeniden örmek   Yaşamı yeniden üretme faaliyeti ile mevcut olan algıya cevap olma faaliyetlerinin birbirinden ayrı düşünülmemesi gerektiğine vurgu yapan Canan, her iki mücadele hattının yaşamın bir parçası olduğunu belirterek, şöyle devam ediyor:    “Şu an hem Yüksel direnişi hem de KESK'in her hafta yaptığı eylemler devam ediyor. Onun dışında sendikal faaliyetten  dolayı hepimizin sorumlukları var. Tabii ki bunun yanında alanı ve sokağı mutlaka kullanmak zorundayız. Bu direnişin büyütülmesi gerekiyor. Çünkü ortada çok büyük bir haksızlık var. Bu bir gasp etmedir. Gaspa karşı örgütlü mücadeleden başka bir çıkış yok. Bunun yanında yaşamı yeniden örmek, örgütlü mücadele için güç biriktirmek, direnişi sürdürmek ve hayatta kalmamız gerekiyor."    Hiyerarşi yok, kâr amacı yok: Kolektivizm   Kendilerini aynı zamanda antikapitalist olarak tarif ettiklerini söyleyen Canan, mevcut ilişkilerin içine girmeden, sisteme belli bir mesafe koyarak ve bir arada kolektif üretimi esas alarak yeni bir formül oluşturmaya çalıştıklarını kaydediyor.    Bununla ilgili arayışların uzun süredir başladığını dile getiren Canan, “Biz başından bu yana kimi ilkelerle yol alıyoruz. Bunlardan bir tanesi üretim alanında hiyerarşinin olmaması; biz hiyerarşiyi reddediyoruz. İkincisi kar amacı gütmeme. Üçüncüsü ise çeşitlilik. Atölyede herkes her işi yapabiliyor. Bunu bir çeşitlilik olarak adlandırıyoruz.Bunun dışında üretim esnasında kolektivizmi esas alıyoruz" şeklinde konuşuyor.    Bilgi aktarımı ve kadın emeğini görünür kılma    Canan, "Kadınlarla ‘Birbirimizden öğrenme nasıl gerçekleşir. Biz şu an giysi üretiyoruz. Herkesin kendi giysisini üretilme bilgisini paylaşabilir miyiz?’ diye düşünüyoruz" diyor ve kadınlarla yan yana oldukları  mekanların aynı zamanda birlikte bir çok şeyi öğrendikleri mekanlar olduğunu ekliyor.    Üretim sürecinde dayanışma içinde çalışma yürüterek kadın mücadelesini de geliştirdiklerini belirten Canan, “Bu işi birlikte ve evin dışında yaptığımızda, sistemin bizi sıkıştırmaya çalıştığı o ev eksenli görünmeyen kadın emeğini, tartışarak daha fazla bir arada oluyoruz" diyor.