Mecidiyeköy’den Yakaköy’e Buket’in üretim hikâyesi 2017-10-14 09:14:15   Şehriban Aslan   MUĞLA - Fethiye’ye bağlı Yakaköy’de yaşayan Buket Ulukut, köye dair hiçbir yaşanmışlığı olmadığı bir Mecidiyeköy yaşamından, çiftlik hayatına ulaşan öyküsünü anlatıyor. Yakaköy’de bir keçi ile başlayıp çiftlik kuran Buket, üreticiliğin tüm köylerde destek verilerek yaygınlaşması gerektiğine de vurgu yapıyor.   Muğla’nın Fethiye ilçesine bağlı Yakaköy’de bir keçi ile başlayıp çiftlik kuran Buket Ulukut, çevrenin dediklerine aldırmadan yoluna etti. Buket, kadın olması nedeniyle köyde çiftlik ve üreticiliğe başladığı dönemde büyük zorluklar çektiğini ancak zamanla herkese işini kabul ettirdiğini söylüyor. Küçük adımlarla başlayıp üreticiliği ilerlettiğini ifade ederken, bunun tüm köylerde destek verilerek yaygınlaşması gerektiğine de vurgu yapıyor.   Küçük bir toprak arzusu   İstanbul Mecidiyeköy’de doğan ve daha önce hiç köy yaşantısı olmayan Buket, göçmen bir ailenin çocuğu, anne tarafı Makedonya, baba tarafı ise Yunanistan’dan geliyor. Köye dair hiçbir fikrinin olmadığını ifade eden Buket, “Türkiye’de yazları gittiğimiz Yakaköy ilk köyüm oldu. İstanbul’da tekstil işiyle uğraşıyordum. Ticaret yapıyordum ve kendi şirketim vardı. Aynı hem üniversite okuyup hem de çalışıyordum. Buraya taşındığımda üniversiteyi yeni bitirmiştim. Eşimle bisiklet ile köyden geçiyorduk çok beğendik ve küçük bir toprağımız olsun istedik. O niyetle yola çıktık bir arazi bulduk. Sonra arazide çalışmaya başladık” diyor.   Bir keçi ile başladı, sürü oluşturuldu   Buket, ardından çiftlik serüvenini anlatmaya başlıyor. Sultan adlı keçisinin bir de oğlağı bulunduğunu ekleyerek, sürünün nasıl geliştiğini şöyle anlatıyor: “Bütün sürü Sultan’dan türedi. Zamanla sürüye dört beş hayvan katıldı. 2010 yılında bir keçimiz varken 2017 yılında 32 keçimiz oldu. Bir tekkemiz ve 18 tane de oğlağımız var. Bu sayede hayvancılığı öğrenmiş olduk.    Hayvanları mümkün olduğunca kendi yaşam alanlarından kopartmadan özgür hissedebilecekleri ve stressiz yaşamlarını idame ettirebilecekleri bir şekilde yaşatmaya çalışıyoruz. Yaşam alanımızın çoğu onlara ait oluyor. Toplam 10 dönüm arazi üzerine yerleştik. Tangalı Keçi Çiftliği’nde ki 10 dönümden 8’i keçilerin, ikisi bizim yaşam alanımızdır.”    ‘Her gün 6 saat ormandayım’   Her gün 6 saatlerini ormanda ve dağlarda geçirdiklerini kaydeden Buket, bununla beraber doğal yaşama da adapte olduklarını söylüyor. Peynir üretimine hobi olarak başlayan Buket, insanların kendisini cesaretlendirmesiyle peynir yapımını bir iş olarak ele aldığına değinerek, 2015 yılında işletmelerinin Gıda ve Tarım Bakanlığı’ndan aldığı üretim onayı ile resmi olarak Muğla bölgesinde  peynir üreticiliği yaptığını ekliyor.    ‘Hayvanlara maddiyat olarak bakmıyorum’   Hayvanların nasıl bakıldığına çok önem veriyorlar. Buket bu noktada hayvanlara sadece maddiyat olarak bakmadıklarına vurgu yapıyor. Kapalı alan sisteminden uzak durduklarına değinen Buket, hayvanların doğal alanlarda ve özgür alanlarda yaşaması gerektiğinin altını çiziyor. Yaylaya çıkmak gibi bir planlamalarının da olduğunu aktaran Buket, hayvancılık şartlarının rahatlatılması, çiftçi açısından otlak alanların artırılması ve köylerde ortak çobanların tekrar gündeme gelmesi gerektiğini kaydediyor.   Son olarak üreticilere yeteri kadar destek verilmediğini vurgulayan Buket, “Ümit ediyoruz ki bu tür üreticiler Türkiye’de artacak. Çünkü Avrupa’ya baktığımızda nerdeyse her köyde böyle üretim yapan çiftlik bazlı küçük üreticiler var. Fakat buna oranla hepsinin de müşterisi bulunuyor. Dolayısıyla bu kültür çoğalabilecek bir kültürdür. Bu kültürü bizde çoğaltabiliriz” diyor.