Ekonomik krizin gölgesinde veliler: Geleceğimiz risk altında 2023-09-25 09:05:24     AMED - Ekonomik krizin, velilere ve çocuklara yansımasına dikkat çeken Amedli kadınlar,  “Bir öğrenci dershaneye ihtiyaç duymamalı. Öğrenci yeteri kadar eğitim alamadığı zaman dershanelere talep oluyor. Bu sefer de arada bir eşitsizlik durumu söz konusu oluyor. Geleceğimiz risk altında” dedi.   Yeni eğitim öğretim yılı geçtiğimiz haftalarda başladı. Öğrenciler ve veliler bu yıl da ekonomik kriz gölgesinde okul alışverişini yaptı. Krizin kadınlar ve çocukları üzerindeki etkilerine ise yenileri ekleniyor.   Amedli kadınlar, ekonomik krizin, eğitimi de önemli oranda etkilediğine dikkat çekerek tepkilerini dile getiriyor.    ‘Çocuklar ‘paramız mı yok’ diye soruyor’   Mikrofonumuzu uzattığımız kadınlardan Gülşen Canpolat, “Ekonomi yok, okulda sürekli bir şeyler istiyorlar, ama biz istediklerini veremiyoruz. Öğretmen çocuklardan bin lira aidat parasını istiyor. Bin 500 lira servis parası var. 4 çocuğumun hangisine vereyim?” diye sordu. “Çocuk harçlık istiyor para yok vereyim. Biz asgari ücret de almıyoruz, günlük ne kadar kazanmışsak o kadar. Öğrencilerin masraflarını mı yoksa evi mi geçindireceğiz bilmiyorum” diyen Gülşen, ekonomik krizin kendilerini çok etkilediğini vurguladı. Gülşen,  “Eğitim için para veremiyoruz. Ekonomi bizi çok etkiliyor bazen çocuklar diyor, ‘Paramız mı yok?’  onlara ne diyeceğimizi bilmiyoruz. Zaman zaman onlara anlatıyoruz bu durumları, çocuklarımın hakkı kalmasın. Eğitimcilere verilen para az ve geçinemediği için okullarda öğretmen yok, hastaneye gidiyorsun doktor yok. Hepsi gitmiş yurt dışına burada öğretmen, doktor bırakmadılar” dedi.   ‘Hayatımız ve geleceğimiz risk altında’   Eğitim için ekonomik açıdan zor durumda olduğunu ve bu nedenle hem çalışıp hem de okumak istediğini söyleyen Elif Cemre Baskın ise, bu nedenle bir tekstil firmasında çalıştığını kaydetti. Elif, ailelerin artık çocuklarını okula göndermekten korktuğunu ifade ederek, şu sözleri kullandı: “Okumaya şehir dışına gönderemiyorlar. Çünkü ekonomik olarak, şehir dışında tek başına yaşamak daha zor olduğunu düşünüyorlar. Bu durum bizleri çok etkiliyor, etkilediği için de ders çalışamıyoruz. Ders çalışamadığım için üniversiteye hazırlanamıyorum. Dershaneye gitmem lazım ama dershaneye gidersem çalışamam. Hayatımız ve geleceğimiz risk altında. Bunların sorumlusu çok açık ortada. Hem geçmişte hem de şu anki dönemde iktidarda, yönetimde, Meclis’te, muhalefette olan herkes sorumludur.”   'Daha güzel günler görmek mümkün'   Eğitim ile ekonominin birbirine bağlantılı olduğunu dile getiren Songül Güler de, “Eğitim seviyesinin yüksek olduğu yerde ekonomik problemler daha az görülüyor. Çünkü bunun gelişmişlik seviyesiyle çok fazla alakası var. Gelişmişlik seviyesi düşük olan toplumların ekonomisi de düşük olur. Ekonomisi düşük olan toplumların da eğitim seviyesi de ona paralel olarak düşük olur” diye belirtti. Eğitim sürecinin aileyi kapsadığını, bunun da ekonomiyle bağlantılı olduğunu kaydeden Songül, “Her dönemin getirdiği siyasal bazen başka parametreler oynuyor. Bu değişim süreci daha çok siyasal, daha çok yanlış politikalar, yanlış eğitim politikaları diyebiliriz. Bu durumun kaynağının düzeltilmesi gerekiyor. Bunun kaynağına inilmesi gerekiliyor. Daha güzel bir toplum, daha güzel bir gelecek, daha güzel günler görmek mümkün olabilir” ifadelerine yer verdi.   ‘Bir öğrenci dershaneye ihtiyaç duymamalı’   Okullardaki serbest kıyafet uygulamasını eleştiren Fatma Aba, “Formalar aynı olsun herkesin şartları aynı değil. Şartlar aynı olmayınca çocuk her şeyi aynı anda ister. Bir ailede en az 4 çocuk okula gidiyor durum böyle olunca da aile yetişemiyor. Eğitimde biraz daha resmiyet getirilmesi gerekli. Renk ve uyum eşyalarda, kıyafetlerde tek düze olmasını isterim” dedi. Devlet okullarının eğitime daha farklı bakması gerektiğini ifade eden Fatma, “Bir öğrenci dershaneye ihtiyaç duymamalı. Öğrenci yeteri kadar eğitim alamadığı zaman dershanelere talep oluyor. Tabii her ailenin durumu el vermiyor. Bu sefer de arada bir eşitsizlik durumu söz konusu oluyor. Dershaneye giden ve gidemeyen öğrenci arasında çok fark oluyor. Öğrencilerin hepsi eğitimi aynı yerden alıyorlar bu nedenle başka bir kuruma ihtiyaç duymadan eğitimlerini bitirsinler isterim. Artık her şey çok pahalı. Örneğin, ben bugün bir okul çantası aldım 300 lira. Bir evde 4 çocuk okutuluyorsa zaten Diyarbakır şartlarını biliyorsunuz her evde neredeyse 7 çocuk var. Bu çocukların en az 3-4 tanesi okuyor. Her birine birer tane çanta aldığın zaman en az bin TL’ye tekabül ediyor. Bu çantanın ömrü de 1 yıldan fazla değil, seneye tekrar bunları almak zorunda olan bu ailenin başka giderleri de var” diye konuştu.   ‘Kriz olduğu sürece eğitim her zaman gerilemeye devam eder’   Fatma, ekonomik krizin eğitime yansımasına dair sözlerini şöyle sürdürdü: “Eğitim için harcanan birçok masraf var. Kitapları ayrı, kaynakları ayrı, eşyaları ayrı belki tek bir çocuk olursa idare edilmesi mümkün olabilir. Bu durum 4-5 çocuğa çıkınca aile de yetişemiyor. Zaten ekonomik kriz evde var. Kirası, elektriği, suyu, faturaları bunlara yetişemeyen bir aile çocuğun diğer ihtiyaçlarını karşılayamaz. Çocuklar da istediklerini alamadıkları zaman okulda da verim alamayacak.  O çocuk belirli bir şekilde doyum alamadığı zaman o eksiklikle çocuk kendini eğitime veremiyor. Diyarbakır şartlarını konuşuyorsak eğer çocuk okutmak çok zordur. Aile bu durumda ne yapabilir en son yapacağı şey çocuğu liseye kadar okutup devamını getirmiyorlar. Üniversite artık çok pahalı olmuş yurtların fiyatları çok yükselmiş durumda. Özel ev tutamayacakları için çözüm olarak artık gördüğüm kadarıyla çocuklar eğitimden uzaklaşıyorlar. Kriz olduğu sürece eğitim her zaman gerilemeye devam eder.”    ‘Ailemin maddi olarak zorlamak durumunda kalıyorum’   Kaynakların 100 TL’den 300 TL’ye yükselmesinden şikayet eden Büşra Emen ise, ”Ekstra bir dershaneye gidemiyoruz, şu an ki dershane fiyatları 40-50 bin liranın aşağısında bulamıyoruz. Ailemin maddi durumunu cidden çok zorlamak durumunda kalıyorum. Mezun olduğum için farklı kaynaklardan test çözmek zorunda kalıyorum” diye konuştu.