‘Kadın temsiliyetinin olmadığı bir masa yok hükmündedir’ 2023-07-27 09:04:20     Nazlıcan Yıldız   İZMİR - Ağustos ayında gerçekleşecek  TİS görüşmelerinde kadınların taleplerinin masada olması gerektiğini vurgulayan kadınlar, iktidara yakın olan Memur Sen ve Kamu Sen’in kadınları yok saydığını vurguladı. Kadınlar, talepleri karşılanana kadar mücadele edeceklerinin mesajını verdi.   Bu yıl 7’ncisi düzenlenecek olan Toplu İş Sözleşmesi (TİS) görüşmelerinde kadınların taleplerinin yer alması için mücadele ettiklerini söyleyen kadınlar, geçen 6 görüşmede karar mekanizmalarında yalnızca erkeklerin olduğunu ve kadınların yok sayıldığını söyledi. 4688 Sayılı Yasa’ya göre grev hakkının olmadığını belirten kadınlar, “Grev hakkının tanımlanmadığı, kadın temsiliyetinin olmadığı, kamu emekçilerinin gerçek iradesinin yansıtılmadığı bir masa bizler açısından zaten yok hükmündedir” dedi.    Gönül Adıbelli: Yasada grev hakkı yok    Kamu emekçileri için iki yılda bir yapılan TİS döneminde hem kadınların taleplerini hem de genel taleplerini dillendirdiklerini ifade eden Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) Eş Genel Başkanı Gönül Adıbelli, uzun zamandır mücadele etmelerine rağmen yasada grev hakkının olmadığına dikkat çekti. Gönül, “Biz her dönem bu yasanın bizi yeterince kapsamadığını, çünkü grevsiz toplu iş sözleşmesiz bir yasanın çok da etkili olmadığını bizim konuyla ilgili her dönem yaptığımız şey de bu yasanın değiştirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Ne yazık ki yine 4688 Sayılı Yasa’ya göre, şu anda sayısal anlamda çoğunlukta olan bir yetkili sendika olarak belirleniyor ve o sendika bu masada tüm kamu çalışanları için orada taleplere, haklara imza atıyor. Ama burada onların dillendirdiği bir grev toplu sözleşmesi sendika hakkı bugüne kadar yok. Bundan dolayı da biz de halen bu sendika yasasına mahkûm bir şekilde bununla ilgili itirazlarımızı, mücadelemizi devam ettiriyoruz” ifadelerini kullandı.   Eylem Kaya Eroğlu: Çocuklara ücretsiz anadilde kreş    SES Genel Merkezi TİS ve Hukuk Sekreteri Eylem Kaya Eroğlu ise TİS görüşmelerinden yıllardır beklentilerinin, taleplerinin karşılanması yönünde olduğunu kaydetti. Sorunların ısrarlı bir şekilde görmezden gelindiğini dile getiren Eylem, “Her ne kadar ebeveyn hakkı olsa da örneğin kendi iş kolumuzda kadınlar 7/24 saat çalıştırılmasına rağmen çocuklarını güvenli olarak bırakacakları ücretsiz, anadilinde kreş imkânı bile sağlanamamaktadır. Bu hem erkekler için hem de kadınlar için bir sorundur ama iş kolumuzda kadın emekçilerin çok fazla olması itibariyle bu talep önemli bir taleptir ve yıllardır sendikal mücadele ile gideremediğimiz bir taleptir aynı zamanda. Beklentili ve en önemli gördüğümüz taleplerden birisi bu taleptir” dedi.   ‘Sağlık ve sosyal hizmette kadına yönelik şiddet ve taciz çok fazla’   Her ne kadar sistematik olarak erkeğe ve kadına uygulansa da sağlık ve sosyal hizmet iş kolunda kadına yönelik psikolojik şiddet, cinsel şiddet ve taciz iddialarının oldukça fazla olduğunun altını çizen Eylem, “190 sayılı ILO Sözleşmesi imzalanarak kadına yönelik şiddettin iş yerlerinde engellenmesiyle ilgili çok önemli ve çok ciddi bir talebimiz var. Özellikle İstanbul Sözleşmesi’nin tek taraflı olarak feshedilmesi sonucunda daha da elzem bir talep haline gelmiştir ve TİS koruması altında bu talebimizin girmesi gerektiğini düşünmekteyiz. 8 Mart’ın resmi tatil olarak ilan edilmesi, ücretli izin olarak sayılması, yine kadına yönelik olarak regl dönemlerinde izin verilmesi ve bu dönemlerde kullandığımız hijyenik ürünlerin, pedlerin ücretsiz olması gibi talepler de TİS taleplerimizin içinde yer almaktadır” sözlerine yer verdi.   ‘Çocukların güvencesizliği bir iş güvenliği sorunu’   Taleplerinin çok fazla olduğunu kaydeden Eylem şöyle devam etti: “Kadına yönelik bu talepler gözetilirken çocuklarımızın da korunmasını, iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili taleplerimizin de giderilmesi önemli. Pandemi döneminde sağlık emekçisi Fatma Akyüz arkadaşımız çocuklarını bırakacak bir kreş olmadığı için ya da devletin korumasında olan çocuklarını bırakacağı bir yer olmadığı için komşusuna emanet etmiş ve iki çocuğu çıkan yangında yanarak ölmüştü maalesef. Biz bunu hiç unutmuyoruz. Sağlık emekçilerinin çocukları iki kez mağdur ediliyor. Bunun aynı zamanda bir iş güvenliği sorunu ve TİS koruması altında taleplerimizin yer alması bizim için önemli. Bu dönemde belki hiç olmadığı kadar bu taleplerimizi dile getirmek zorundayız.”   Şükran Kablan: 6 dönem boyunca masayı erkekler kurdu   KESK Eş Genel Başkanı Şükran Kablan da, bu dönem 7’nci toplu sözleşme görüşmelerinin gerçekleşeceğini hatırlatarak görüşmelerinin Ağustos ayında başlayacağını belirtti. Şükran, “Öncelikle şunu belirtmek gerekiyor, 6 defa kurulan bu masa sadece erkeklerden oluşan, erkeklerin tartıştığı ve ne ekonomik ne özgün ne de demokratik haklarımıza dair kamu emekçileri açısından olumlu bir sürecin yaşandığı bir masa olmadı. Bunun yanı sıra masanın bileşenleri açısından baktığımızda toplumsal cinsiyet eşitliğini her fırsatta reddeden, yok sayan iktidar ve onun ortağı olan Memur Sen, Kamu Sen’in oluşturduğu bir masada kadınlar 6 dönemdir tamamen yok sayıldı” diyerek kadınların yok sayılmasını eleştirdi.    ‘Kadın temsiliyetinin olmadığı bir masa yok hükmündedir’   KESK olarak ilk günden bugüne kadınların bu masada taleplerinin ayrı bir şekilde görüşülmesini ve mutabakat metninde böyle gündeme alınması gerektiğini dile getirdiklerini söyleyen Şükran, “Bu yasanın kendisi baştan sona kadar elle tutulabilir hiçbir yanı olmayan, anti-demokratik bir yasa. Grev hakkının tanımlanmadığı, kadın temsiliyetinin olmadığı, kamu emekçilerinin gerçek iradesinin yansıtılmadığı bir masa bizler açısından zaten yok hükmündedir. Kadın kamu emekçileri açısından asla geçerliliği olan bir masa olmadığı 7’nci dönem toplu sözleşme görüşmelerine giderken bir kez daha tüm iş yerlerinde, Türkiye’nin her tarafında kadın kamu emekçilerinin karşı karşıya kaldığı ayrımcılığı cinsiyetçiliği, mobingi, tacizi dile getiren ve bununla ilgili sorunları toparlayan, talepleri bir araya getiren çalışmalar yaptık” dedi.   ‘Ayrımcılığı ortadan kaldıracak uygulamalar hayata geçirilmeli’   Kadın kamu emekçilerinin yok sayıldığı bir ortamda kurulacak masanın sadece erkeklerin belirlediği, erkek aklın yönlendirdiği talepler etrafında gerçekleşmesini kabul etmediklerini vurgulayan Şükran, meselenin sadece toplu sözleşme olmadığını sözlerine ekleyerek şunları söyledi: “Başta toplumsal cinsiyet eşitliğini temel alan anlayış ve yaklaşımların ülkenin bütününde ve kamuda yerleşmesiyle mümkün olur. Aynı zamanda toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ve ayrımcılığı ortadan kaldıracak bütün uygulamaların hayata geçirilmesi, buna İstanbul Sözleşmesi’nin hukuksuz feshinin ortadan kaldırılmasını ekleyebiliriz, 190 sayılı çalışma hayatında şiddete ve mobinge karşı mücadeleyi tarifleyen sözleşmenin imzacısı olmayı ekleyebiliriz. Yine kamuda güvenli ve güvenceli bir istihdamın önündeki bütün engellerin kaldırılması, eşit işe eşit ücret ilkesini yerle bir eden düzenlemelerin son bulması taleplerimizin hayata geçirilmesi olarak söyleyebiliriz.”   Mücadeleye devam edecekler   Kamu emekçisi kadınlar olarak bu sorunlara karşı mücadele edeceklerinin altını çizen Şükran, “Toplumsal cinsiyet eşitliğini temel alan, demokratik, cinsiyet eşitlikçi bir toplu sözleşme masası kuruluncaya kadar taleplerimizden ve mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz. Biz KESK’li kadınlar olarak geçmişten bugüne mücadeleyi yükseltmeye birlikte omuz omuza yürümeye çalışıyoruz” diye konuştu.