Çay üretiminde görünmeyen emeğin sahibi: Kadınlar 2023-07-04 09:02:29       Rozerin Gültekin    ARTVİN – Çay üretimine ilişkin yıllardır dile getirdikleri taleplerin iktidar tarafından  karşılanmadığını söyleyen çay üreticisi Fulden Şahin, çözümün toplumsal sorunların çözümüyle bağlantılı olduğuna işaret etti. Fulden ayrıca çay üretiminde öncü olan kadının rolünü vurgulayarak, “Üreten biziz yöneten de biz olacağız” dedi.    AKP-MHP iktidarının tarıma yönelik politikasızlığı, her geçen gün üreticilerin derinleşen bir krizin içine girmesine neden oluyor. Savaşa, talana, ranta bütçe ayıran ve projeler geliştiren iktidar tarıma bütçe ayırmayarak, üreticilerin taleplerine karşılık vermeyerek tarımsal üretimin gerilemesine ve tarımsal olarak dışa bağımlı bir ülke oluşmasına neden oluyor.  Bu tarımsal üretim alanlarından biri de çay. Türkiye'nin bütün çay üretimini,  dünyanın da kısmi olarak çay üreticiliğini yapan Karadeniz halkı yıllardır iktidarın politikasızlığına rağmen çay üretimine devam ediyor. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) istatistiklerine göre, 2018 yılı dünya çay üretiminde, Türkiye yüzde 4, dünyadaki çay tarım alanlarının dağılımında Türkiye yüzde 2 verilerine sahip. Dünyada 2019 yılında 1,8 milyon ton çay ihracata konu olmuştur. Dünya çay ihracatında 2019 yılı verilerine göre, Türkiye 31’inci sırada yer alıyor. Dünya çay ithalatı yapan ülkeler arasında Türkiye 25’inci sırada. Çay üretimi 2022 yılında Rize, Artvin, Trabzon ve Giresun'da yaklaşık 582 bin 497 ton yaş çay alımı alınarak 114 bin 500 ton kuru çay üretildiği bilgileri paylaşılırken bu çay üretiminin yüzde 60’ı Rize'de yapılıyor.    Yıllardır çay üretimi yapan Fulden Şahin, çay üretiminde kadınların emeğine, taleplerine ve iktidarın çay politikalarına ilişkin süreci anlattı.    10 yaşında başlayan çay tarlasında çalışma süreci   Batum’da 1930’lu yıllarda başlayan çay üreticiliğinin zamanla Karadeniz’e geldiğini ifade eden Fulden, ailesinin de uzun yıllardır çay üretimi yaptığını, kendisinin de 10 yaşından bu yana tarlada çalıştığını dile getirdi. Fulden, “Şimdi hala çay üreticiliği yapıyorum yaş büyüdükçe çay tamamen geçim kaynağı oluyor. Çay her sene ekimi olan bir şey değil sadece budama olayı oluyor. Onun dışında gübreleme işimiz var ama gübre fiyatları çok yüksek ondan kaynaklı bazen sıkıntılar yaşıyoruz. Biz üretime başlamadan önce Nisan-Mart aylarında gübreleme işlemine başlıyoruz. Bazı insanlarımız şimdi gübre fiyatları da çok olduğu için bunu erteleyebiliyorlar. Çünkü ekonomik açıdan güçsüz oluyorlar, çay parası alındıktan sonra mesela gübre alabiliyorlar. Gübre işini birinci sezondan sonra hatta bazen ikinci sezondan sonra da yapanlar oluyor. Bizim üç sezon çay toplama süreci oluyor. Mayıs’ta başlıyoruz ve üç sezon çay topluyoruz. Mayıs ayının 15’inde başladık diyelim 45 günlük alım süreci oluyor ve bu 45 gün içerisinde birinci sürgün çay toplama işlemi bitiyor. En az 30 gün arası oluyor tekrar başlıyor bir 45 gün çay alım süreci. Tekrar bir ara oluyor ve tekrar bir 45 gün alım süreci” sözleriyle çay toplama sürecine değindi.    Çay ülkenin sorunlarından etkileniyor   Çay toplama işine sabah saat 05.00’ten itibaren başladıklarını ve akşam saat 17.00’a kadar sürdüğünü söyleyen Fulden, Türk parasının değerinin düşmesiyle birlikte yevmiye ücretlerinin arttığını belirtti. Fulden, “Pandemiden önce günlük yevmiye 250 TL civarındaydı. Şimdi bugün 800-900 TL’den bahsedebiliyoruz. Bir de bunun iki çeşit toplama işi var hem günlük yevmiyemiz var hem günlük topladığını ton işine vuruyorlar işçi arkadaşlarımız. Şöyle diyebilirim aslında şu anda toplumun içselleşmiş, temelleşmiş bütün sorunlarıyla paralel bir şekilde ilerliyor çay üretimi. Ekonomisinden etkileniyor, kadınsal sorunlarından etkileniyor. Tamamen paralel doğrultuda ilerliyor bütün sorunlarımızla” dedi.    Karadeniz'de çayı üreten, yaşatan kadınlar   Çay üretiminin kadını eli ve emeğiyle gerçekleştiğinin altını çizen Fulden, ancak emeklerinin görülmediğini dile getirdi. Fulden, “Temelde işgücü olarak kadın bağlı. Çay bahçesinin temizlenmesi benim elimde. Yani ben kalkıp çoluğumu çocuğumu toparlayıp bahçeye gitmedikten sonra erkekler bunun üzerinde pek fazla durmuyor. Tamamen kadın emeği, kadın gücüne dayalı bir şey. Gübrelemeyi aynı şekilde kadın olarak ben yapıyorum. Bugün kalktım, gittim bahçede fidemi her şeyimi ben yaptım yani erkek eğil. Kadın yapıyor burada her alanda olduğu gibi. Karadeniz kadını daha da farklı. Sadece ulaşımda eşim yardımcı oluyor. Süreç kadınlar ve işçilerle birlikte yürütüyorlar. Sen topladın çayı senin emeğin var denmiyor. Her konuda olduğu gibi burada da emeğimiz görünmüyor. Para harcama konusunda erkek öncelikli oluyor” dedi.   Çay üreticilerinin talepleri yıllardır karşılanmıyor   Taleplerinin yıllardır devlet tarafından karşılanmadığını kaydeden Fulden, devletin kendi taleplerine karşılık vermemesini,  “Bizim sesimiz duyulursa toplumun bütün temel sorunları duyulur diye korkuları var” diyerek özetledi. Fulden şöyle devam etti: “Hiçbir talep ses duyulmuyor, duyulmak istenmiyor. Taleplerimiz duyulsun istiyoruz ama ülke çapında her konuda baskılar var. Seçim sürecinde vaatler vardı bizde çayımıza istediğimiz ücreti alacağımızı sandık ama öyle olmadı her konuda olduğu gibi hükümet kendi bildiğini okuyor. Biz en az 18-20 civarında bekliyorduk gübresini, işçisini, bizim kazancımızı, geçimimizi sağlayabilmesi için talebimiz vardı ama olmadı. 12 verdi bu da net değil brüt. Yani üreticinin elinde hiçbir şey kalmıyor.  Ücret konusunda zam yapılmıyor ama diğer zamlar konusunda zam üzerine zam yapılıyor.”   ‘Toplum olarak iyileşme bizimde yaramıza merhem olacak’   Devletin çay alımına kota koyduğunu söyleyen Fulden, devletin ÇAYKUR üzerinden 500 kg çay tek aldığını, diğer kalan çayları bölgede kurulan özel şirketlere satmak zorunda kaldıklarını ifade etti. Fulden, “Birinci kalite, ikinci kalite ve üçüncü kalite aşamaları var. İyileri dışarıya, bir sonraki kötüleri de ülke içinde satışa sunuluyor. Çaya kota konulmuş durumda. Mesela 15 ton çayım var, ben o 15 tonluk çayın hepsini devlete veremiyorum. Devlet kota koyuyor ve ben sadece 5 tonunu verebiliyorum. Yani 10 tonunu ne yaparsan yap diyor. Bu da kimin işine yarıyor? Özel sektöre yarıyor. Özel sektörün de işine yarasın diye de kota koyuyor. Herkese aynı kota uygulanmıyor. Çayın çokluğuna göre azlığına göre bir tonsa bir tona göre, beş tonsa beş tona göre, on tonsa on tona göre herkeste farklılık oluyor. Temennimiz o ki toplum olarak iyileşmeler görelim de yaralarımıza merhem olunsun Sorgulamazsan her şeye eyvallah dersen her koşulda, her alanda ezilirsin. Her üretimde ezilirsin.”   ‘Üreten biziz yöneten de biz olacağız’   Son olarak çay üreticilerinin taleplerini dile getiren Fulden, şöyle konuştu: “Çay fabrikalarının kapasitelerinin arttırılması, kota ve kontenjanın kaldırılması, gübre fiyatlarının aşağı çekilmesi, vergi oranının düşürülmesi, üreticiye kayda değer desteğin verilmesi, yaş çay fiyatlarında sermayedarların değil üreticilerin istekleri doğrultusunda fiyat belirlenmesi, her yıl 13 kuruş olarak belirlenen destekleme fiyatlarının enflasyon oranları dikkate alınarak 1 TL hatta 2 TL olarak belirlenmesi. Amacımız çay üreticileri olarak iktidarın ve yancılarının para kazanması değil gerçek üreticilerinin insanca yaşam bedeli olarak gördüğümüz payın bize verilmesidir. Dün olduğu gibi bugün de çay tarımı üreticileri olarak ne çayımızdan ne haklı talebimizden vazgeçeceğiz. Çay üreticileri ve üreten her kesim olarak örgütlülüğümüzü büyüterek haklarımızı alana kadar mücadele alanımızı genişleterek yürüyeceğiz. Üreten biziz yöneten de biz olacağız.”