1 Mayıs’ın gücünü sandıklara taşıyacaklar 2023-04-29 09:12:52     Melek Avcı   ANKARA - Baskı ve sömürüye karşı işçileri 1 Mayıs’ta alanlara çağıran sağlık işçisi Reyhan Tüfekçi, “ İşçi sınıfı örgütlü olursa ne baskılara ne de haksızlıklara boyun eğer. Bunu haykırmak için 1 Mayıs’ta alanlarda olalım” dedi.   AKP iktidarının 22 yıllık sömürü ve yoksullaştırma siyaseti işçi sınıfını ve emekçileri daha da yoksullaştırırken, patronlar ve yandaş şirketlerin milyarder olma oranı ise artıyor. 14 Mayıs seçimlerine giderken geçinemeyen halkın ve bir kira bedelini dahi karşılamayan asgari ücretin hesabını sormak için halk bu iktidar ile son 1 Mayıs’ını geçirme iddiasında. Yıllardan beri süren sermaye sömürüsüyle birlikte yoksullaşan halk ekonomik krizin gölgesinde 1 Mayıs’tan alacağı gücü 14 Mayıs sandıklarına taşıyarak iktidarı gönderecekleri mesajını veriyor.   Sağlık işçisi ve Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası (Dev Sağlık-İş) üyesi Reyhan Tüfekçi 1 Mayıs’a ve işçi kadınlar olarak yaşadıkları sorunlara ilişkin konuştu.   ‘İktidar ve sermaye sırtımızdan geçinmeye başladı’   92 yılından beri sağlık işçisi olarak çalıştığını söyleyen Reyhan, işçi sınıfının durumunun her zaman zor olduğunu fakat son 20 yılda bu krizin derinleştiğini belirtti. Reyhan, “Sermaye gittikçe vahşileşerek, özellikle son zamanlarda hırçınlaşmaya başladı ve tamamen sırtımızdan geçinmeye başladılar. Düşünsenize bir asgari ücretin bir kira bedeli olduğunu düşünün. Gittikçe dozunu arttıran bir sömürü ve durmayacağını düşünüyorum. Eğer bunun önüne geçilmezse ve örgütlenilmez ise durmayacak. Bundan 20 yıl önce emekli olduğumuz zaman en azından kredide çekerek bir ev sahibi olabiliyorduk. Biliyorsunuz ev sahibi olmak bir güvencedir, güvence kaynağıdır. Artık o kaynağa bile ulaşamıyoruz. Ben birkaç ay sonra emekli olacağım ve emekli olduğum zaman bırakın emekli olmayı o parayla hangi açığımı kapatacağım diye düşünüyorum. Birçoğumuz bu şekildeyiz” sözlerini kullandı.   Tüm afet ve krizlerin yükü işçi ve emekçilerde   İktidar ve sermayenin sıkıştıkça, emekçi ve işçilere saldırdığını dile getiren Reyhan, rapor dahi alamadıklarını, fazla mesai saatleri ve düşük ücretlerle boğuştuklarını söyledi. Reyhan, “İktidar ve sermaye o kadar sıkıştı ki bize saldırıyor. Biliyorsunuz depremden önce olan ve hala devam eden bir pandemi süreci vardı, bunun yükü de işçilerin ve emekçilerin sırtına yüklenmiş durumdaydı. Tüm afetler tüm salgınlar işçi ve emekçi sınıfının sırtında. Mesai saatleri arttırıldı, ücretler düşürüldü, gerekli malzemeler, korunma malzemeleri verilmedi. Dediğim gibi iyice vahşileştiler mesela raporlu olanlar arkadaşlarımız ve kronik hastalığı olan arkadaşlarımız rapor sundukları zaman dahi artık kabul edilmiyor. Daha hafif, daha farklı işlerde çalışmak istediklerinde, ‘Sen misin talepte bulunan’ diye aksine daha ağır şartlarda çalışmaya zorlanıyor arkadaşlarımız. Bu da tabi iktidarın baskısıyla oluşuyor. İş yerindeki yöneticiler şunu görebilse, onlar bizi eziyor ama onları da ezen bir tabaka var. Bu kademe kademe geliyor. Bir dostumun sözü var, ‘bizi bir torbaya koydular ve bir ekip olmaktansa birbirimizi yarayarak, birbirimizi tırmalayarak bir çıkış yolu bulmaya çalışıyoruz.’ Aslında bunun çıkış yolu örgütlü hareket etmektir” diye konuştu.   ‘Sömürünün kader olmadığını keşfettim’   Kadın işçi ve emekçiler olarak tüm sorunların yanında eril bir ortamda mücadele ettiklerini söyleyen Reyhan şöyle devam etti: “İş yükünün büyük bir kısmı, yani hiç çekilmeyecek kısmı kadınlara yükleniyor. Biliyorsunuz iktidarın da kadınlar hakkındaki söylemlerini; ne yemiş, ne içmiş, ne giymiş, niye gülmüş. Bu gibi söylemlerle eril düzenin de işini kolaylaştırıyor. Dolayısıyla buradan çıkış yine örgütlenmede ve öyle de olmalı çünkü ben ne zaman ki ezilmenin, sömürülmenin kader olmadığını keşfettim o zaman örgütlendim. O zaman bir çıkış yolu buldum ve mücadelenin yaşam şekli olduğunu düşünerekten bir çıkış yolu buldum.   İktidarın halka verilmesi için 1 Mayıs alanlarına   Eğer işçi sınıfı gerçekten gözünü açıp örgütlü hareket ederse bu iktidarı göndereceğimize inanıyorum. Tabi tamamen sandığa bağlamamak gerekiyor normal yaşam şeklimizin de mücadele ile devam etmesi gerektiğini söylüyorum ve işçiler olarak birlikte hareket etmeliyiz. Bakın örgütlülük o kadar önemli ve her şey ki burada da öyle. Sendikalaşsınlar. İşçi sınıfı örgütlü olursa ne baskılara ne de haksızlıklara boyun eğer. Eğer örgütlenirsek meydanlarda söyleyecek iki çift sözümüz var. “Baskıya, sömürüye son” demek için hiçbir şey olmasa bile alanlarda olmamız gerektiğini düşünüyorum. Herkesi 1 Mayıs’ta alanlara davet ediyorum. Bulunduğu yerden herkesin 1 Mayıs’ta mutlaka alanlarda olması gerektiğini söylüyorum. Özellikle kadınların bu anlamda ezilen, sömürülen, işçi, emekçi kadınların 1 Mayıs’ta alanda olması gerektiğini düşünüyorum. Baskıya, sömürüye son verilip, iktidarın halka verilmesi gerektiğini düşünüyorum ve bunun için, bunu haykırmak için 1 Mayıs’ta alanlarda olalım.”