Mercimek tarlalarından evlere: Görünmeyen emek zinciri 2021-05-10 09:04:05   Derya Ren   URFA - Suruç ovasında mercimek tarlasında çalışan kadınlar, erkeklerle beraber çalıştıklarını ancak erkeklere oranla daha fazla iş yüküne sahip olduklarını söylüyor. Emeklerinin karşılığını alamadıklarını belirten kadınlar, kadınların yok sayıldığına işaret ediyor.    Urfa’nın Suruç ilçesinde bulunan Oymaklı (Mektelan) köyünde yaşayan kadınlar sabah ezanından hemen sonra uyanarak, mercimek tarlalarının yolunu tutuyor. Ancak tarlada 3-4 saat çalıştıktan sonra evlerine geri dönerek kahvaltı yapabilen kadınlar, kahvaltıdan sonra tekrar tarlaya dönüyor ve akşam saatlerine kadar çalışıyor. Sadece tarla işi de değil, evde de kadınları iş yükü bekliyor. Bütün günlerini çalışarak geçiren kadınlar emeklerinin karşılığını ise alamıyor.   Tarlada çalışan kadınlar, erkekler ile beraber çalıştıklarını ancak kendilerine daha fazla iş yüklendiğini belirtiyor.   ‘Köy yaşamı şehir yaşamından kat be kat güzel’   Tarlada çalışan kadınlardan Zeynep Demirbilekli, sabah saatlerinden akşama kadar tarlada çalıştıklarını, eve döndüklerinde de ev işleriyle meşgul olduklarını söylüyor. Çocuklarına zaman ayıramadığını sözlerine ekleyen Zeynep, “Çocuklarımız için çabalıyoruz. Ancak çocuklarımızın hayatını renklendiremiyoruz. Akşamları eve gittiğimizde çocuklarıma bakıyor, yemek yapıyor, çamaşır yıkıyorum. Sabahları tekrardan kalkıp tarlaya gidiyorum. Eşim de mevsimlik işçi olduğu için o da farklı işlerde çalışmak zorunda kalıyor. Çiftçilik zor bir iş. Karşılığını almadığın zamanda çalışmak istemiyorsun. Devlet de bir destek vermediği zaman daha fazla zorlanıyorsun. Mesela bu yıl mercimek ektik ama bu yıl iyi mahsul vermeyecek. Biz de ürün değişikliği yapmak istiyoruz ancak devlet destek vermediği zaman zorlanıyoruz. Köyde kalmamız pandemi sürecinde çok işimize yaradı. Çocuklarım sağlıklı bir şekilde besleniyor. Köy yaşamı şehir yaşamından katbekat güzel ama zorlukları da var” diyor.   ‘Tarlada çalışmak bana güç veriyor’   Üveyş Demirbilekli de kadınların emeğinin hiçbir zaman görülmediğini söylerken, bu nedenle köy yaşamının kendisine zor geldiğini ancak doğa ile iç içe olduğundan kaynaklı köyden de gitmek istemediğini dile getiriyor. Üveyş, köy yaşamının insanların sağlığı açısından daha faydalı olduğunu vurguluyor ve ekliyor: “Ben tarlada kazma yapıyorum, mercimekler arasında biten otları topluyorum. Bostan ekmişsek eğer onunla uğraşıyorum. Kış için hazırlıklarımızın hemen hepsini ektiğimiz bostandan sağlamaya çalışıyoruz. 60 yaşına geldim, hala tarlada çalışıyorum.”   Üveyş, “Tarla işini hem seviyoruz hem de geçinmek için çalışmak zorundayız ama karşılığı olmuyor. Sezon sonu topladığımız mahsulleri çok düşük fiyata satmak zorunda bırakılıyoruz” sözleriyle, bulundukları durumu özetliyor.   ‘Günümüz emek vermekle geçiyor’    Emine Demirbilekli ise daha önce sulama sorunu nedeniyle Harran ilçesine pamuk ekmeye gittiklerini hatırlatıyor. Harran’dan Suruç’a döndükten sonra buğday, arpa gibi çok fazla su istemeyen mahsuller ektiklerini kaydeden Emine, “Bizler sürekli git gel yapıyorduk. Çok büyük emek veriyorduk ve hala da veriyoruz. Günümüz emek vermekle geçiyor. Yaptığımız iş çok zor, çünkü sadece bir işle uğraşmıyoruz. Tarladan döndüğümüz zaman, gidip inek sağıyorum, peynir ve yoğurt yapıyorum. Hayvanların yemini veriyor, bakımıyla da uğraşıyorum. Ben köyde yaşamayı seviyorum, şehre gittiğim zaman çok zorlanıyorum. Çünkü şehir havası temiz değil. İnsanların doğasında köy yaşamı vardır” diyor.