Direnen kadınlardan ‘Aynı mücadeleyi veriyoruz’ mesajı 2021-03-11 09:20:46   İZMİR - KESK İzmir Şubeler Platformu’nun bu haftaki eyleminde kadınlar söz aldı. İzmir’de işlerine geri dönmek için direnen kadınlar “Benzer sorunlar yaşıyoruz, aynı mücadeleyi veriyoruz” mesajı verdi.   Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) İzmir Şubeler Platformu’nun her hafta “KHK’ler gidecek biz kalacağız” sloganıyla düzenlediği eylemin 163’üncüsü gerçekleştirildi. Sadece kadınların katıldığı bu eylemde işlerinden edilen, uzaklaştırılan ve ihraç edilen 4 kadın söz aldı. Eylemde basın açıklamasını kadınlar adına Zeliha Danyeli ve Aylin Aydın okudu. “Söyleyecek sözümüz, değiştirecek gücümüz var” yazılı pankartı taşıyan kadınlar “Erkek adalet değil gerçek adalet”, “Jin jiyan azadî”, “Yaşasın kadın dayanışması”, “Asla yalnız yürümeyeceksin” sloganları attı.   Eylemde Kadınlar Birlikte Güçlü ekibi, Compagne Jolie Mome adlı Fransız müzik grubunun “L’himne des femmes” şarkısı eşliğinde dans gösterisi, Grup Tahtarevalli ise müzik dinletisi gerçekleştirdi.   ‘Benzer sorunlar yaşıyoruz, aynı mücadeleyi veriyoruz’   Ardından ilk olarak İzmir Tedarik Bölge Başkanlığı’ndaki işinden çıkarılan Sarıgül Dağdeviren söz aldı. Bütün kadınların benzer sorunlar yaşadığını ve aynı mücadeleyi verdiğini ifade eden Sarıgül, şair Hasan Hüseyin Korkmazgil’in Aylasun Ayşafağı isimli şiirinden bir bölüm okudu. Sonrasında söz alan Birleşik Taşımacılık Sendikası (BTS) üyesi Begüm Özyönüm de her gün kadına yönelik şiddet haberleriyle, katliamlarla uyandıklarını belirterek, sokaklarda, kadınların evlerde, işyerlerinde güvende olmadıklarına işaret etti. Begüm, sürgünlerin dahi cinsiyetçi politikalarla gerçekleştirildiğini kaydederek, mahkeme süreci ile mücadeleye devam ettiklerini dile getirdi.   ‘KHK’ler de Kod 29 da gidecek’   İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde çalışırken 20 Ekim 2020’de kendisiyle beraber 16 kişinin Kod 29 ile işten çıkarıldığını belirten Tijda Kılıç, aslında demokrasi ve kadın mücadelesi verdikleri için çıkarıldıklarını ifade etti. Tijda “Ahlaksızlıkla suçlandık. 23 gündür belediye önünde söylüyoruz. Biz ahlaksız değiliz. Asıl ahlaksız olan bizleri fişleyerek işlerimizden edendir. Bize yapılan bu uygulama tüm demokrasi ve kadın mücadelesi verenlere yapılmıştır. Bir tek arkadaşımız geride kalmayana dek direnmeye devam edeceğiz. KHK’ler de gidecek Kod 29 da gidecek, biz kalacağız” şeklinde konuştu.   Hukuksuzluğun peşini bırakmayacağız   Son olarak söz alan Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi yönetimi tarafından açığa alınan hemşire Arzu Sert, iktidarın ekonomik ve politik kaygılarla pandemi sürecini iyileştirmeye yönelik politika gerçekleştirmediğini belirterek, “Binlerce insan bu politikasızlık sonucunda kaybedildi. Sağlık emekçilerinin uzun mesai koşullarına insanlık dışı 24 saatlik nöbetlerine ekipmansız çalıştırılmalarına şahit olduk. Bu hukuksuzluğun peşini bırakmayacağız” ifadelerinde bulundu.   ‘Pandemi sömürüyü derinleştirmenin bahanesi oldu’   Konuşmaların ardından basın açıklamasına geçildi. Çalışma ve toplumsal yaşamda, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile karşılaşan, sosyal güvencesi olmadan kayıt dışı olarak çalıştırılan kadınların ucuz emek gücü olarak görüldüğü kaydedilen açıklamada, “Pandemi kadına yönelik ekonomik, psikolojik, fiziksel, cinsel şiddeti, kadın bedeni, emeği üzerindeki sömürü ve baskıyı arttıran bir politikanın fırsatı haline getirilmiştir. Çocuk, hasta, yaşlı, engelli bakımının sadece kadına özgü bir sorumluluk gibi görülüp kadının sırtına yüklenerek, bakımın kamusal bir hizmet olarak sunulmaması, sosyal destek politikalarının geliştirilmemesi, metalaştırılan hizmetlerin fiyatlarının çok yüksek olması nedeniyle kadınlar istihdamdan kopmakta ya da hiç istihdam alanına girememektedir” denildi.   ‘Şiddet kışkırtılıyor’   Kadınların toplum içindeki ekonomik, kültürel ve sosyal etkinliğinin iktidarın bilinçli politikaları ile sürekli azaltıldığı ifade edilen açıklamada, kadınların istihdam ve sosyal yaşama katılım oranlarında son yıllarda düşüş gösterdiği belirtildi. Her gün en az 4 kadının katledildiğine dikkat çekilen açıklamada, “Kadını kontrol altına almayı hedefleyen, kamusal alandan uzaklaştıran sistem; üniversitelerde, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Projesini toplumsal değerlerimize ve kabullerimize uygun olmadığı gerekçesiyle durduran, Türkiye’nin imzalamış olduğu CEDAW-Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılmasına ilişkin Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’ne ve İstanbul Sözleşmesi’ne karşı olan anlayışla kadına yönelik şiddet kışkırtılmaktadır” vurgusu yapıldı.   ‘Şiddetten kurtulmak eşitlikçi yönetim biçimleriyle olur’   Açıklamada, eşitlikçi yönetim biçimleri işlevsel kılınmadan ne kadın ne de toplumun şiddetten kurtulacağı dile getirilirken, “Bu nedenle ülkemizde kadını eşit ve özgür birey olarak gören yasal dönüşümler ve uygulamaların bir an önce başlatılması, eşitlikçi, demokratik, laik, yönetim biçimlerinin hayata geçmesi, kadın bedeni üzerindeki tüm söz ve karar haklarının kadına ait olduğunun kabul edilmesi ve  siyasi iktidarların kadının bedeninden elini çekmesi gerekmektedir” denildi.   Açıklamada talepler şöyle sıralandı:   * Kadınlar ve LGBTİ+’lara yönelik her türlü ayrımcılığı ve şiddeti önleyen yasal düzenlemeler acilen yapılmalı, İstanbul Sözleşmesi’nin tartışılmasına son verilmeli, 6284 sayılı yasa etkin bir şekilde uygulanmalı,   * Çalışma hayatında kadına yönelik her türlü ayrımcılık terk edilmeli, esnek çalışma biçimlerine, cinsiyetçi iş bölümüne, ücret eşitsizliğine son verilmeli güvenceli, düzenli işler yaratılmalı,   * Yetki ve karar mekanizmalarında eşit temsiliyetin hayata geçmesi sağlanmalı,   * Bir sağlık ve sosyal hak olarak kürtaj hakkının kullanımını engelleyen fiili uygulamalardan vazgeçilmeli, güvenli ve parasız kürtaj olanakları sağlanmalı,   * Kadınlar regl döneminde en az iki gün ücretli izinli olmalı,   * Kadın istihdamın önündeki engellerden olan çocuk, hasta, yaşlı, engelli bakımı kamusal hizmet olarak sunulmalı, ev işlerini kadının üstünden alacak sosyal politikalar uygulanmalı,   * Kapatılan kamu kreşlerinin yanı sıra tam zamanlı, ücretsiz, nitelikli ve anadilinde hizmet veren kamu ve mahalle kreşleri açılmalı,   * ILO 190 sayılı sözleşme uygulanmalı,   * Kadını eğitimden, istihdamdan, yaşamdan koparan, çocuk yaşta evliliklerin hızla artmasına yol açan 4+4+4 eğitim sistemi hemen iptal edilmeli,   * 8 Mart kadınlar için ücretli izin günü sayılmalıdır.”   Açıklama sloganlarla sona erdi.