'Her krizin bedelini işçi sınıfı yaşıyor, işçinin dostu işçidir' 2020-04-15 09:01:38   Beritan Canözer   DİYARBAKIR - Turizm sektörünün salgından nasıl etkilendiğini ve turizm sektöründe çalışan işçilerin neler yaşadığını değerlendiren Dev Turizm-İş İzmir Şube Başkanı Zöhre Aksüt, " 'Evde kal' deniliyor fakat şartların uymuyor ise 'aç kal' tablosu ortaya çıkarılmıştır. Tarihe baktığımızda her krizin bedelini işçi sınıfı yaşamıştır. Dayanışmaya en çok ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde işçinin dostu yine işçidir" dedi.   Tüm dünyada salgın haline gelen koronavirüs (Covid-19) Türkiye'de de ciddi oranda yayılmaya devam ediyor. Virüs ile beraber tüm ülkelerde olduğu gibi Türkiye'de de çok sayıda sektör iş durdurmak zorunda kaldı. Bununla beraber hem iş verenler hem de işçiler ekonomik sorunlarla yüz yüze kaldı. Bu sektörler arasında en çok etkilenen ise turizm sektörü oldu. Lokanta, otel, seyahat acentesi, kafe, eğlence mekanı, spor salonu, kuaför ile güzellik salonlarına ve turizm sektöründe faaliyet yürüten daha bir çok iş yeri kapandı.   İşçiler işsiz bırakıldı...   Bu iş yerlerinde genellikle sezonluk (özellikle yaz aylarında) ve göçmen işçilerin çalıştığı yerler olmakla birlikte, en çok mağduriyet yaşayanlar da bu nedenle yine isçiler olmuş durumda. Turizm sektöründe çalışan isçiler ya işsiz bırakıldı ya da ücretsiz izne ayrılmak zorunda bırakıldı. Öte yandan turizm sektörü, Türkiye ekonomisini de canlı tutmakta önemli rol oynayan bir sektör. Devrimci Turizm İşçileri Sendikası İzmir Şube Başkanı Zöhre Aksüt ile turizmci Esra Polat turizm sektörünün salgından nasıl etkilendiği, turizm sektöründe çalışan işçilerin neler yaşadığı ve Türkiye ekonomisinin bu durumdan nasıl etkilendiğine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.   'İşçilerin yaşamı zora sokuldu'   Turizmini geliştirmeye çalışan ülkelerde doğrudan ve dolaylı olarak katkılarının oldukça yüksek olduğunu söyleyen Zöhre, "Ülkenin döviz girdisini sağlama, yeni gelir yaratma ve istihdam olanaklarını arttırma özelliği ile birçok ülkede öncelikli sektör haline gelmiştir. Türkiye de sahip olduğu doğal güzellikleriyle potansiyel bir turizm cennetidir. Dünyayı saran koronavirüs salgınıyla Türkiye de sıkıntılı sürece girmiş, ilk önlemlerle beraber turizm baltalanmıştır. Sezon açılmak üzere hazırlıklar yapılırken alınan önlemler sezonda çalışan turizm işçisini, buralarda çalışan mültecileri ve harçlıklarını çıkaracak öğrencileri sosyo-ekonomik olarak etkilemiştir. Turizm ülke ekonomisine 2020'de katkı sağlayamayacak ve bu sektörde evine ekmek götürecek işçilerin yaşamsal faaliyetlerini zora sokmuştur. Devlet her ne kadar çözüm sürecine girmiş olsa da alınan önlemler resmî verilere dayanmaktadır" dedi.   'İşçinin dostu işçidir'   Zöhre, turizm işçilerinin 3'te birinin kayıtlı SSK'lı işçi diğer kalan yüzde 2'sinin ise SSK'sız kayıt dışı sezonluk çalıştırılmış işçilerden oluştuğunu ifade etti. Zöhre, "Kayıt dışı turizm işçisi şimdi ne yapsın? Kurumsallaşmamış geçici süre ile kapatılan kafe, restoran vesaire buralarda çalışan işçiler ücretsiz izne zorla çıkarılmış ve kaderlerine terkedilmiş durumdalar. 'Evde Kal' deniliyor fakat 'şartların uymuyor ise aç kal' tablosu ortaya çıkarılmıştır. Tarihe baktığımızda her krizin bedelini işçi sınıfı yaşamıştır. Dayanışmaya en çok ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde işçinin dostu yine işçidir. Devletten beklentimiz salgın sürecinde kayıtlı kayıtsız tüm işçilere hatta sezona giden öğrencilere baraj ve engel koymadan yaşamsal ihtiyaçlarının karşılanmasıdır" ifadelerini kullandı.   'Turizmin durması demek ülke ekonomisinin büyük oranda düşmesi demek'   Esra ise turizmin insanların gelir ve refah seviyelerinin artması ile birlikte boş zamanının da büyük etkisiyle başka yerlere seyahat etme isteğinden ortaya çıkmış ve gelişmiş bir sektör olduğunu dile getirdi. Esra, "Ülkeler için bu gelişim en çok ekonomik açıdan olmaktadır. Siyasi bakımdan da etkisi vardır. Ülkenin tanınması ve iç dış ticaret ve ilişkilerin olumlu etkileri olmuştur. Bireysel için de farklı kültür etkileşimi yaratır ve başka ülkelerin kültürel varlığını, doğasını, insanını daha yakından tanıma ve görme fırsatı verir. Her turist gittiği yeri etkiler ve gittiği yerden etkilenir yani turizm büyük bir sosyo-kültürel etkidir. Diğer yandan çevreye verdiği zararlı etkileri de vardır. Bilinçsiz turistlerin tahrip ettiği doğa ve çevre turizmin olumsuz yanlarından örnektir. Turizmin durması demek ülkenin kalkınma ve ekonomisinin büyük oranda düşmesi demektir. Zira turizm kalkınma ve ekonomik bir stratejinin bölümüdür" diye belirtti.   'Turizm büyük bir çöküş yaşayacaktır'   Esra, salgın nedeniyle tüm ülkelerde turizm sektörünün yere çakıldığını ifade ederek, bundan en çok sektörde çalışan işçilerin etkileneceğini söyledi. Turizm sektöründe çalışan işçilerin oldukça zor koşullarda çalıştığını belirten Esra, "Zaten zor o koşullar şimdi daha kötü durumda. Öte yandan dünyada birçok ülke genelinde bilindiği üzere turizm ekonomik kaynak ve ülke bütünlüğünü koruyan ve destekleyen bir etkendir. Şimdilerde tüm dünyayı etkisi altına alan korona virüsü nedeniyle turizm büyük bir çöküş yaşamaktadır. Bu ülkelerin ve insanların bunalıma girmesine neden olacaktır. Bu nedenle insanların bundan sonraki seyahatlerinde de uzun bir süre endişe yaşayacaklarını düşünüyorum ama insanların turizme olan ilgi ve alakasının azalacağını düşünmüyorum sadece bu tüm dünyayı etkileyen olay insanların seyahat ve gezme alışkanlıklarını bir süre aksatacaktır. Türkiye turizm açısından oldukça zengin kaynakları olan bir ülkedir. Bilakis bunları pazarlamada da başarılı olan bir ülkedir" diye ifade etti.   Esra son olarak şunları ekledi: "Turizm konusunda ne yazık ki toparlanması zor bir süreç olacak fakat imkansız değil. Türkiye'de hem yerli hem yabancı turist oldukça fazladır. Bu süreç bittikten sonra halkın memleketine gitmesi dahi turizm sektörünü harekete geçirecek küçük bir etkidir. Bu nedenle turizm sektörü hızlı çöktüğü kadar hızlı harekete geçen bir sektördür. Fakat bu 2020 yılı için mümkün olmayacaktır."