'Kadın istihdamının önündeki engel cinsiyetçi politikalar' 2020-03-27 09:02:06   Safiye  Alağaş   İSTANBUL - Toplumsal cinsiyet rollerinin kadına ev işi ve bakım rollerini yüklediğini ve bu anlayışın istihdam alanına da yansıması nedeniyle iş gücüne katılım oranının düşük olduğunu belirten Genel-İş Sendikası Araştırma Daire Uzmanı Mine Dilan Kıran, “Özetle, kadınlara güvenceli ve sürekli istihdam sağlayacak politikalar planlanmalı ve hayata geçirilmelidir” dedi.   Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Türkiye Genel Hizmetler İşçileri Sendikası (DİSK-GENEL-İŞ) her yıl 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne atfen ‘Türkiye’de Kadın Emeği’ raporu hazırlıyor. Kadın işçilerin çalışma hayatında karşılaştığı sorunlarını görünür kılmak amacıyla hazırlanan raporda bir çok soruna değiniliyor. Rapor, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD), Avrupa İstatistik Ofisi (EUROSTAT), Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı (AÇSHB) verileri kullanılarak hazırlanıyor.   10 kadından yalnızca 3’ü çalışıyor   Rapora göre; işgücü içerisindeki her 10 kadından yalnızca 3’ü çalışıyor.  2019 yılında 500 bin kadın ev içi bakım hizmetleri nedeniyle işinden ayrıldı. 12 milyon kadın ise ev işleri nedeniyle çalışma hayatına giremedi. 1 milyondan fazla kadın uzun saatlerde ve kayıt dışı çalıştırılıyor. Türkiye’de erkekler, kadınlardan yüzde 8 fazla kazanıyor. 2019 yılında 11 milyon 741 bin kadın, ev işleri ile meşgul olduğu için çalışma hayatına katılamadığını belirtti. Bu sayı 2017 yılına kadar azalma eğiliminde iken krizinin etkisi ile de 2017’den 2019’a 581 bin kişi artış gösterdi.   Eğitim düzeyi istihdamı etkiliyor   Raporda, kadınların eğitim düzeyi arttıkça işgücüne katılmaları ve istihdamın arttığı belirtilirken, erkeklerin istihdam edilmesinde eğitim düzeyi çok etkili olmazken kadın istihdamında eğitim düzeyinin istihdam üzerinde olumlu bir etkisinin olduğu kaydedildi. Rapora göre, ilköğretim mezunu kadınların istihdama katılım oranı yüzde 26.5 iken yükseköğretim mezunu kadınların istihdama katılım oranı yüzde 57.7.  Eğitim düzeyine göre kadınların işsizlik oranı yüzde 18 ile 22 arasında değişirken, erkeklerin eğitim düzeyi arttıkça işsizlik oranları düşmekte. Eğitim düzeylerine göre kadınlarda işsizlik oranı erkeklerin işsizlik oranının iki katı fazla. Bu da eğitim düzeyi artsa bile kadınların, erkeklere göre çalışma hayatında yaşanan toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcı politikalardan etkilendiğini ve işsiz kaldığını gösteriyor.   ‘Erkek egemen toplum yapısından kaynaklı’   DİSK Genel-İş Araştırma Daire Uzmanı Mine Dilan Kıran, kadınlarla erkeklerin aynı çalışma koşullarında çalışmalarına rağmen farklı ücretler almasının temel nedeninin, erkek egemen toplum yapısı ve bu toplum yapısının şekillendirdiği çalışma hayatı olduğunu belirtti. Dilan, “Çalışılan sektör, çalışma biçimleri (part time- full time, sürekli-geçici), kadın istihdam oranları (ülke genelinde ve kadının çalıştığı sektörde), sosyal devlet uygulamaları, çalışan kadının anne olma durumu, eğitim düzeyi, etnik köken gibi farklılıklar da erkeklerle kadınların farklı ücretler almasına neden oluyor” dedi.   ‘Eğitim kadınların iş gücüne katılımını olumlu yönde etkiliyor’   Toplumsal cinsiyet rolleri ile kadının ‘esas görevinin’ ev işleri-bakım hizmetleri olduğu düşüncesinin, kadın işgücünün ikincil işgücü, kadın emeğinin ikincil emek olarak görülmesine neden olduğunu vurgulayan Dilan, “Bu da kadınların işgücüne katılımını etkiler. Kadınların eğitim düzeyi çalışma hayatında yer almalarını etkiliyor. Olumlu yönde bir etkilenme oluyor. İlköğretim mezunu kadınların istihdama katılım oranı yüzde 26,5 iken yükseköğretim mezunu kadınların istihdama katılım oranı yüzde 57,7’dir. Erkeklerde ise bu oran değişmiyor” diye belirtti.   ’10 kadından 4’ü kayıt dışı çalışıyor’    Toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcı politikaların da kadınlara toplumsal roller yüklediğini ifade eden Dilan, bu yıl aile içi bakım sorumluğu nedeniyle 500 bine yakın kadının işten ayrıldığını dile getirdi.  Dilan, yaklaşık 11 milyon kadının ev işleri nedeniyle çalışma hayatına katılamadığını belirterek, “Bu veriler toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcı politikaların kadının iş yaşamını nasıl etkilediğini gösteriyor. Kayıt dışı istihdam çalışma hayatının en temel sorunu. Bugün 9 milyona yakın kişi kayıt dışı çalıştırılıyor. Kayıt dışı istihdamın bu kadar yaygın olması ile kadın emeğinin ikincil ve ucuz emek olarak görülmesi birleşince kadınların kayıt dışı çalıştırılması artıyor. Bugün çalışan her 10 kadından 4’ü kayıt dışıdır. Sektörel olarak baktığımızda kayıt dışı kadın istihdamı en çok ücretsiz aile işçiliği ve kendi hesabına çalışan kadınlarda görülmektedir. Ücretsiz aile işçisi olarak çalışan kadınların yüzde 94,1’i, kendi hesabına çalışan kadınların yüzde 80,8’i kayıt dışıdır” vurgusunu yaptı.   ‘Kadın istihdamını geliştiren en önemli olgu eğitimdir’   Kadın istihdamının dünya ülkelerine göre Türkiye’de daha düşük olduğuna dikkat çeken Dilan, “Erkek egemen toplumsal yapının çalışma hayatına yansıması ve bu yansımanın bir sonucu olarak şekillenmiş istihdam politikalarının bir sonucudur. Bu nedenle öncelikli olarak kadını ikincilleştiren erkek egemen zihniyete karşı mücadele edilmeli ve kadınlara atfedilen toplumsal rollere karşı kamu politikaları oluşturulmalıdır. Kadın istihdamını geliştiren en önemli olgu eğitimdir. Eğitim politikaları toplumsal yapının dayattığı ataerkilliğin ötesine geçerek eşitlik temelinde yeniden düzenlenmeli ve eğitimde fırsat eşitliği sağlanmalıdır. Cinsiyet ayrımına dayalı işbölümüyle şekillenmiş istihdam alanlarında kadın işi erkek işi ayrımına karşı eşitlikçi istihdam politikaları uygulanmalıdır” diye konuştu.   ‘Kadın ve erkek arasındaki cinsiyete dayalı ücret açığı giderilmeli’   Kayıt dışı istihdam ve uzun çalışma sürelerine karşı denetim mekanizmalarının geliştirilmesi, caydırıcı önlemler alınması gerektiğini ifade eden Dilan, “Kadınla erkek arasındaki cinsiyete dayalı ücret açığı giderilmeli, aynı işi yapan ya da eşdeğer işi yapan kadınla erkek arasındaki ücret farkını yaratan uygulamalar ortadan kaldırılmalı, işverenler denetlenmelidir. Kadınlara özgü işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri alınmalıdır. Kadın işçiler örgütlenmeli ve toplu sözleşmelerde cinsiyet eşitliği esas alan düzenlemeler yapılmalıdır. Özetle, kadınlara güvenceli ve sürekli istihdam sağlayacak politikalar planlanmalı ve hayata geçirilmelidir” diye belirtti.