Prof. Emine Budak: Türkiye kamu bankaları yoluyla tekrar İMF’ye borçlanabilir 2019-06-13 09:02:59   İZMİR - Türkiye’deki siyasi istikrarsızlık ve dışa bağımlılığın ekonomik krize neden olduğunu belirten Prof. Dr. Emine Budak, hükümetin ülkenin ihtiyacına göre değil kapitalizmin isteklerine göre reformlar yaptığını kaydetti. Emine, daha önce İMF’yi reddeden hükümetin üç kamu bankası aracılığıyla tekrar çağırıp borçlanabileceklerini de söyledi.   Türkiye’de son iki yılda tırmanışa geçen ve halk tarafından giderek daha çok hissedilen ekonomik krize karşı rasyonel tedbirler alınmazken, Türk Lirası bu süreçte Dolar ve Euro’nun karşısında rekor düşüşler yaşadı. Doların 7 buçuk TL’yi gördüğü Türkiye’de, birçok ürünün ithal edilmesi nedeniyle kepenk kapatmak zorunda kalan esnaf ve pazara dahi çıkamayan halk gerçekliğiyle yüz yüze gelindi. Hazine Bakanı Berat Albayrak’ın açıkladığı reform paketlerinden ise yine halka vergi çıktı.    ‘Kapitalizme göre değil ihtiyaçlara göre reform yapılmalı’    Türkiye’nin ekonomik durumuna ilişkin genel bir değerlendirmede bulunan Prof. Dr. Emine Budak, Doların yükselmesi ile bütün üretim girdilerinin yükseldiğini, dışa bağımlı petrol politikası nedeniyle petrol ve tüm akaryakıt fiyatlarının da arttığını ifade etti. Bunun da tarım, sanayi gibi alanlara direkt yansıdığına dikkat çeken Emine, Doların düşürülebilmesi için öncelikle toplumun beklentileri olan istikrarlı politika, demokrasi ve hukuk araçlarının işlemesi, ucuza kaliteli bir yaşamın sağlanması gerektiğinin altını çizdi. Emine, bunun için de yapısal reformun, istihdamın kapitalizmin değil ülkenin ihtiyaçlarına göre sağlanması gerektiğine işaret etti.     ‘Sermaye güvensizlik nedeniyle kaçıyor’    Türkiye’nin 17 yıldır bir parti ile yönetilmesine rağmen siyasi istikrarsızlık yaşadığını ve halkın iktidardan memnuniyetsizliğinin 31 Mart yerel seçimlerindeki tercihlerinde ortaya çıktığını kaydetti. Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) İstanbul seçimlerini iptal kararının hala tartışılmasının istikrarsızlığın kanıtı olduğunu vurgulayan Emine, yatırım yapmak isteyen sermayedarın güven ve risk sınırının düşmesi nedeniyle Türkiye’den kaçtığını söyledi.    ‘İstanbul seçimlerinin maliyetini yurttaşlar ödeyecek’   Yandaş basın ve ekonomistlerin aktardığının aksine 16 milyon nüfuslu İstanbul’da yeniden yapılacak seçim, 39 ilde yürütülecek kampanyanın ciddi maliyetler yüklediğini belirten Emine, öngörülmemiş harcamaların da en çok çalışan kesime yansıyacağına vurgu yaptı. 15 Nisan tarihli veriye göre 4 milyon 668 bin işsiz ile son 10 yılın en yüksek işsizlik oranına ulaşıldığını aktaran Emine, yüzde 3,9 puan artışla işsizliğin yüzde 14,7’lere tırmandığını, 15-24 yaş arası işsizlik oranının yüzde 26,7 iken en yüksek işsizlik sektörünün ise yüzde 16,8 ile tarımda yaşandığını söyledi.     ‘Türkiye 17 yılda kendini doyuramayan ülke konumuna düştü’   En yüksek oranın görüldüğü tarım işsizliğinin en önemli nedenin tarım arazilerinin inşaata açılması olarak değerlendiren Emine, kendi kendini doyurabilen 7 ülkeden biri olan Türkiye’nin 17 yılda tarım politikaları ile dışa bağımlı hale geldiğini söyledi. Emine, “Tarım alanlarının yok edilmesi bir hükümet politikası olarak öne sürüldü. Bugüne dek tarıma teşvik verildiğini duydunuz mu? İhracata, hizmet sektörüne teşvik verildi. İhracat oranı da düştü” diye belirtti.    ‘Devlet kendisine yük olan kurumları özelleştirebilir’   Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın, Haziran ayında imalat ve ihracat sektörlerini yükseltecek politikalar ve 3 kamu bankası olan Vakıfbank, Ziraat Bankası ve Halkbank ile politikalar geliştireceğini söylediğini hatırlatan Emine, Doları düşürmek için bu üç kamu bankasının gece açık olan Asya borsasından Dolar alıp sabah ucuza satması ile sağlayabileceğini belirtti. Bu bankaları kurtarabilmek için de çiftçiye yardım gibi kredilerin sadece o bankalardan, üstelik zor koşullarla alınmasının sağlandığını kaydeden Emine, devletin vahşi kapitalizmin en belirgin özelliğini yerine getirerek kendisine yük olan kurumları özelleştirebileceğini aktardı.    ‘En fazla güvenlik görevlisi ve imam alınıyor’   Devletin kar etmesi gerekenin kapitalistler olduğuna kanaat getirerek, kurumları sattığını, kurulan sistemi de kolluk gücü ve din ile şekillendirdiğini dile getiren Emine, “17 yıldır dinin Allah ile kişi arasına sıkışamadığına çok kez şahit olduk. Son yıllarda kapitalizmin ihtiyacına cevap verecek şekilde özel ve devlet güvenliği ile imam alımları en fazla rakamlara sahip oldu” ifadelerini kullandı.    ‘Borç kapatmak için savaşa giriliyor’   AKP Hükümeti’nin daha önce reddettiği İMF’yi (Uluslararası Para Fonu) üç kamu bankası aracılığıyla tekrar çağırıp bir kur şoku ile enflasyonu atlatmaya çalışacağını, yani borçlanacağını belirten Emine, şunları dile getirdi: “Eğer borçlanıp eğitime, sağlığa yatırım yaparsanız iyi bir şey yapmış olursunuz ama siz borcu borçla, savaşla kapatırsanız, bu borcun faizi de kat be kat artacaktır. Bu borcu biz ödüyoruz, vergiyi de bizden kesiyor. Bizim ödediğimiz vergilerin hesabını soracak nitelikte olmamız gerekiyor. Hiçbir evladımızın herhangi bir yerde savaş için ölmesini istemiyorum.”   ‘Vergi reformu gerekiyor’   Koç, Sabancı gibi büyük şirketlerin de zor durumda olduğunu ve birçoğunun paralarını belirli adalara yüklediğini söyleyen Emine, “Bunlar vergi kaçırmak adına gidiyorlar. Tekrar vergi affı olabilir. Her bir birey aldığımız her şeyin bedelini ödüyoruz, kurumlar vergisi, gelir vergisi bizim ödediğimiz vergilerin çok altında. Kapitalist kesime bir vergi affı olabilir. Vergi kanununda vergi faizi çok yüksekse bunların değiştirilmesi en doğrusu. Her 4-5 yılda bir vergi affı getirirseniz vergisini ödeyen insanlara haksızlık yapıyorsunuz ve onları vergi ödememeye itiyorsunuz. Sayıştay vergilerin denetiminde etkisizleşti. TBMM’nin yapmadığı görevi yurttaşların üstlenerek vergilerin nereye gittiğini sorması gerekiyor” dedi.